Bugünlerde neredeyse tüm bilimkurgu anlatılarının yapay zekaya yoğunlaştığı bir dönemde sizlere 80’lerden yani çocukluğumda etkisinde kaldığım ve mühendisliği seçmemde de rol oynayan en sevdiğim diziden bahsedeceğim. MacGyver… Gücün sürekli tırmandırıldığı süper kahramanlık çağında MacGyver, sorunları zekâ yoluyla çözen bambaşka bir figür ortaya koydu. MacGyver’ın silah taşımayı reddedişi bir taktik değil, dizinin felsefi omurgasını belirleyen ahlaki bir duruştu. Ana akım aksiyon anlatılarının hâkim olduğu bir dönemde, şiddet ve militarize edilmiş erkeklik ideali yüceltilirken MacGyver sessizce; zekânın, itidalin ve empatinin güçsüzlük değil aslında kuvvet olduğunu ileri sürüyordu. MacGyver’ın ataç, koli bandı ya da çikolata parçası gibi sıradan nesneleri hayat kurtaran çözümlere dönüştüren doğaçlama yöntemleri, yıkım yerine yeterlilik anlayışını temsil ediyordu. Bu çözümler asla zarar vermek için değil; kaçmak, korumak veya tehlikeyi etkisiz hâle getirmek için tasarlanmıştı. Onun ...