Yazarlar, çevirmenler, metin yazarları, reklam yazarları…Bu çağrı, yaşamını kalemiyle idame ettiren herkese...
2003’ten bu yana yazın dünyasının farklı alanlarında çalışan biri olarak, sizleri yapay zekâ ile içerik üretimi konusunda biraz sağduyuya davet ediyorum.
1980 doğumluyum. Analogdan dijitale geçen son neslin bir temsilcisi olarak söylüyorum:
Yapay zekâ ile yazılmış metinler orijinal kalemden çıkanlarla karşılaştırıldığında sırıtıyor.
İlk birkaç cümlede, birkaç anahtar kelimede kendini ele veriyor. Ve benim gibi bunu şıp diye anlayan çok fazla içerik üreticisi var.
Ne kadar uğraşsanız da, şu anki haliyle hiçbir yapay zekâya otantik bir üslup, ruh ya da karakter kazandıramıyorsunuz. (En azından şimdilik…)
ChatGPT dahil birçok araç, “marketing” jargonuna bulanmış, keyword’lerle dolu, tanıdık, tekdüze, yapay bir dil kullanıyor.
Ve bu da metinlerin güvenilirliğini ve inandırıcılığını yitiriyor. Bu, özellikle de yıllanmış içerik üreticileri için kabul edilemez.
Yapay zekâyı tamamen dışlayalım demiyorum. Zaman kazandıran yönleri yadsınamaz. Ayrıca işlerimde yapay zekayı çeşitli alanlarda yoğun olarak ben de kullanıyorum.
Ama arada bir durup, kendi cümlelerimizi kurmak, muhakeme yetimizi korumak ve beyin sağlığımızı kollamak hiç fena olmaz, değil mi?
Çünkü ruhsuz, üslupsuz, karaktersiz içerikler kimseyi tatmin etmiyor.
Yazanı da, okuyanı da.
Özetle demem o ki:
Kalemimizi robota bırakmadan önce bir kez daha düşünelim.
Zihnimiz hâlâ en kıymetli üretim aracımız.
Samimiyet hâlâ en güçlü farkımız.
Nilüfer Şen Çakar
Yorumlar
Yorum Gönder