Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TSUNDOKU

Geçenlerde gittiğim kafede Tuhaf dergisinin bir sayısında rastladım bu terime: Tsundoku. Japonca'da okumadan biriktirme anlamına geliyormuş galiba. Kendimi çok okuyan biri addederim ama sonra eve gelip kütüphanemin üzerinde şu manzarayla karşılaşınca gerçeğe aydım. Sanırım bende tsundoku sendromu var. Zamansızlıktan mıdır, tembellikten midir, yersizlikten midir bilinmez...Önümüz bayram tatili okuyamadığım ne varsa okumayı planlıyorum. Seni yeneceğim İstanbul misali seni yeneceğim Tsundoku :)  Not: Yalnız resimde gördüğünüz tuğla kalınlığındaki kitap kafama düşerse siz bu satırları okurken ben yıldızları sayıyor olabilirim. Bir de duvardan duvara kütüphane hayalim var..onu gerçekleştirirsem ne Tsundoku ne birşey 

ORYANTASYON GÜNÜ

Erasmus uzmanı olarak çalıştığım üniversitede "incoming" (gelen) öğrencilerin üniversiteye uyum sağlamaları için hazırladığımız bir oryantasyon programımız vardı. Bu okuldan okula değişir. Fakat öğrencilerin adaptasyonu için önemli ve gerekli bir süreçtir. Bazı okullarda bir gün bazılarında bir hafta sürer. Gönüllü öğrencilerden oluşan ve buddy sistemi olarak yürüyen Erasmus Klubü öğrencilerinden de yardım alınır. Genelde öğrencilerin havalimanından alınması, üniversiteye getirilmesi, yurtlara yerleştirilmesi, sömestr başlamadan önce "Orientation Day" (Oryantasyon Günü) düzenlenmesi, akşam yemeği ve kaynaşma partisi ile başlar. Oryantasyon Günü deyip geçmeyin. Başlı başına bir organizasyon ve koordinasyon işidir. Öncelikle öğrencilere oryantasyon Kitapçığı hazırlanır. Üniversitenin tanıtım ofisi, kütüphanesi, spor klubü, sosyal faaliyet ofisi, revir vb bölümlerle ortak hazırlanan bir çeşit rehberdir bu. Tanıtım kitapçığı her şeydir. İstanbul'un tanıtımından tutu...

LIFELONG LEARNING

Bu eskiler münazara derdi. İngilizcesi "debate" galiba. Güzel bir kelimedir. "Negotiation" güzel bir kelimedir. Bunlar tartışma diye geçiyor çoğu sözlükte ama zaman içinde tartışma deyince olumsuz çağrışımlar oluşmaya başladı kafamızda. Şiddete, küfüre dönüşebilecek bir durumun ilk adımı gibi. Halbuki fikir teatisi, karşılıklı konuşarak anlaşma, anlaşmaya veya görüş birliğine varılamasa da konuşarak fikir paylaşımı. Tabi "Your words against mine" gibi de değil. Kanıtı, savı, tezi birşeyi olmalı. Okullarda münazara diye bir ders olsa hiç fena olmaz :) Bu arada ben de halen öğrenme aşamasındayım. Okul bahçesinde çocukları gördüm dün çok özendim. Ben de bir an önce üniversiteye geri dönmek istiyorum. Bir yandan okuyup bir yandan çalışanları da takdir ediyorum. Okul iyidir. Bir dönem ortaokulda mıydı lisede miydi İngilizce hocamız "What do you think about babyhood?" diye sormuştu bana. Uzun bir açıklama bekliyordu kadıncağız. Ben de tabi biraz da muz...

LARRY CROWNE

Larry Crowne...izlediniz mi? Aklıma bu garaj satış deyince geldi. Müthiş filmdir:) 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

Bir zamanlar, bir zamanlar dediysem de nispeten yakın zamanlarda TSE'nin enerji verimliliği sertifika eğitimine katılmıştım. Gerçekten çok faydalı oldu. Enerji verimliliği önemli bir kavram. Hem sürdürülebilirlik, hem çevre hem de kendi kişisel yaşamlarımızda enerjimizi neye kullandığımız aslında bizim aynamız. Bu çevre meselelerinde büyük değişimler yaratmak için nereden başlayabilirim sorusunun cevabı küçük adımlarda gizli aslında. İlla bir ürün yerleştireceksek ben enerji verimliliği kavramını yerleştirmeyi düşünüyorum şahsen :) Şimdi mesela ne yapılabilir? Evimizden başlayalım. Çocuklu bir aile değilsek önce çamaşır makinesi şart ama kurutma makinesi şart değil. Kurutma makinesi satan firmalar pardon ama öyle. Çamaşırları varsa balkonda ya da odada kurutmalıklarda kurutmakta hiçbir sakınca görmüyorum. Şahsen ben öyle yapıyorum. Diyeceksiniz ki balkon mu kaldı şehirdeki yeni binalarda? Aman lütfen o konuya başka bir yazımda değineyim. Şimdi hiç sırası değil. Sonra başka ne yapıl...

THE JONESES

Yan binaya taşınan mükemmel aile o kadar da mükemmel olmayabilir...ya da mükemmel biçimde rol yapıyor olabilirler. Yeni komşularınız aslında yaşamınıza ürün yerleştirmek için konumlandırılmış birer profesyonel satış pazarlama uzmanıysa ne olur sorusunun cevabı...harika bir film :)

İNSAN NEYLE YAŞAR?

İNSAN NEYLE YAŞAR?  Lev N. Tolstoy  İndigo Kitap  Orjinal Adı: Why Men Live By and Other Tales Baskı : Nisan 2017  ISBN: 978 - 605 - 9144 - 90 - 2  Çeviren: Gökçe Müderrisoğlu Aktaş 92 Sayfa 8 TL Kitabın tanıtım bülteni şu şekilde: "Rus edebiyatçı Tolstoy, İnsan Neyle Yaşar?’da yer alan hikâyeleriyle büyük bir yazar olmasının yanı sıra, topluma ayna tutarak filozof ve eğitimci kimliğini de öne çıkartır. Tolstoy’un bu eseri, her dönemde güncelliğini koruyan bir kaynaktır. Kitapta yer alan tüm hikâyeler insanın özündeki iyilik, açgözlülük, hırs ve her anlamda birleştirici bir güç olan sevgi kavramlarını ele alır. Öte yandan, genç veya yaşlı tüm okuyuculara, kendine bir adım dışarıdan bakabilme ve hayatın belki de en önemli sorularını sorabilme olanağı sunar. İnsanın içinde ne vardır? İnsana ne verilmemiştir? İnsan neyle yaşar?" Kitap İnsan Neyle Yaşar?, Üç Soru, Surat'ın Kahve Dükkanı, İnsana Ne Kadar Toprak Lazım? adlı hikayelerden oluşuyor. Hepsi birbirinden çar...

GEZGİN

GEZGİN Halil Cibran Zeplin Kitap: Düşünce Kitabın Özgün Adı: The Wanderer 3. Basım: 2018 ISBN: 978 - 605 - 9691 - 73 - 4 Türkçesi: Nil Tuna 75 Sayfa 8 TL  Kitabın tanıtım bülteni şu şekilde: "İnsana ait olan tüm çelişkileri, insanların günlük yaşantıları üzerinden bir mırıldanma, bize hergün anlatılan bir masal gibi yazan Halil Cibran, hayatın sıradan olaylarını tarihin imbiğinden süzerek ve seçerek anlatır. Yaşamda bir rehber arayanların yalnız olmadıklarını, ebedi arayışın hiç bitmeden devam edeceğini muştular bize adeta. İnsan yalnızdır, bunun çaresi de yoktur. İnsan ancak arayarak yaşamına bir anlam ve güzellik katabilir. Aramak bulamamak değil de nedir?" Bu kitabı dün Antalya'dan uçakla dönerken okudum. Tüm masallarıyla o kadar özdeşleştim ki sanki yazar direkt olarak benimle konuşuyor gibiydi. O arada kadın pilotun anonsunu duydum. Gururlandım. Kabin görevlisinin talimatlarını dinledim. Yandaki kadının boşta kalan cam kenarı koltuğuna geçmesini bekledim. Maç yorumla...

ŞÖLENLERDE

Şöyle komik bir şiir yazmışım...defterleri karıştırırken buldum:) Sen ben yokuz bu dünyada Ama biz varız arkadaşım Dostluktan öte bu evrende  Var mıdır güzel paylaşım Temelde var anlaşmazlık Desen de sen her bir yerde Uzat elini küs durma öyle  Sonuçta önemli uzlaşım Kaybolma uzak alemlerde Katıl bize tüm şölenlerde Kutlayalım yaşamayı Mutlu mesut varolmayı Vardığımız bu noktada  Yalnız bırakma bizleri Takip etmemiz gereken Sevginin sonsuz izleri... Nilüfer Şen 

CALL CENTER

Çağrı merkezlerindeki insanları hoş görmek lazım. İşleri hiç kolay değil. Hiç ilgilenmediğim bir konu bile olsa en azından nazik bir dille "bilgilendirme için teşekkürler ama ilgilenmiyorum" derim. Karşımdaki de "Ama neden ilgilenmiyorsunuz sorabilir miyim?" der. Siz o aşamada yemi yutup birtakım bahaneler, sebepler sıralarsınız. Onlar da karşı atağa geçer. Sizi ikna etmek için bir dizi soru, süreç ve prosedürleri vardır. Bunları uygulamak onların vazifesidir. Anlamak gerek. Mesela ben bugün ısrarla arayan bir arkadaşa "Ben kredi kartı kullanmıyorum. Kişisel sebepler" dedim. "Niye kullanmadığınızı öğrenebilir miyim?" dedi. "Bu çok uzun bir hikaye, şimdi nasıl anlatsam nerden başlasam?" babında birşey söyledim. Sonuçta da "Size iyi günler iyi çalışmalar dilerim." diyerek telefonu usulca kapattım. Bir de ses tonu meselesi var. Bir insan telefonda karşısındakinin gülümsediğini veya kızgın olup olmadığını ses tonundan anlayabilir ...

GÜNÜN SORUSU

Hergün kendime soruyorum. Bugün neyi doğru yaptım? Kısır tartışmalar mı? Fikir teatisi mi? Polemik mi? Uzlaşma mı? Birlikte çalışmak mı? Arkadan kuyu kazmak mı? Kazık atmak mı? Destek çıkmak mı? Dedikodu yapmak mı? Fikir üretmek mi? Bencillik mi? Fedakarlık mı? Riyakarlık mı? Dürüstlük mü? Korkaklık mı? Mertlik mi? Deli cesareti mi? Hesaplanabilir risk mi? Günü kurtarmak mı? Geleceğe yatırım yapmak mı? Kalp kırmak mı? Gönül yapmak mı? Köprüleri atmak mı? Bağ kurmak mı? Vefasızlık mı? Hatırşinaslık mı? Tekrara düşmek mi? Keşfetmek mi? Taklit etmek mi? Yaratmak mı? Hayat hergün yeniden yazılıyor. Neyi seçtiğiniz fark yaratır.

KEŞİF Mİ İSTİLA MI?

Uzay araştırmalarının arttığı şu son günlerde NASA'nın atılımları göz dolduruyor. Özellikle Aya ilk kadın astronotun gönderilmesi için atılan adım takdire şayan. Tabi ki dış uzaya açılmamız gerektiğini düşünenlerdenim. Bunun yanında dünyamızı da asla terk etmemeliyiz. Dünya bizim yuvamız. Yaşayabildiği kadar yaşatmalıyız onu. Elimizden geldiğince. Tüm bunları düşünürken aklıma şu soru takıldı. ET dediğimiz dünya dışı varlıklar bizim popüler kültürümüzde ya istilacı ya da dost olarak gösterildi bugüne kadar. Filmlerde, şarkılarda, haberlerde..bazen de UFO'lara inanan insanlara çılgın, deli, kaçık, marjinal gibi yaftalar vuruldu. Peki bir de şöyle düşünelim. Ya UFO'lar gerçekse? Ya ET mevcutsa? Ya bizimle iletişime geçtilerse? Geçmeye çalışıyorlarsa? Bir de kendimizi onların yerine koyalım. Evet basitçe empati yapalım. Onlar bize biz onlara bir ölçüde yabancıyız. Bizim niyetimizden haberdarlar mı? Ya onlar da bizi dost mu düşman mı olarak göreceklerine karar veremiyorlarsa? B...

FENG SHUI

Ev işlerini sever miyim? Bazen evet bazen hayır. Ne zaman evet? Ne zaman hayır? Tam aklıma güzel fikirler gelmiş oturup yazacakken iş çıkarsa hayır. Uzun süre düşünüp kafam patlayacak gibi olduğunda evet. Sürekli hindi gibi düşünemez ya insan. Bazen de kafa dağıtmalı. Ev işi kimin işidir? Bizim evde ev işlerini bölüştük mesela. Ütü, bulaşık makinesini yerleştirme boşaltma ve kendi çamaşırlarımı yıkama bende. Alışveriş işleri kardeşimde. Yemek annemle babamda. Evin temizliği ortaklaşa. Kendi odamı sadece ben temizlerim. Kimse bir iğnenin yerini bile değiştiremez mesela. Öte yandan erkek kardeşim düzen, tertip meraklısıdır. Bense dağınık değilim ama kendime göre bir düzenim vardır. Evet ben ailemle yaşıyorum. Zorlukları kolaylıkları var. Avantajları dezavantajları da. Öte yandan tamamen yalnız yaşasam herhalde bu kadar üretken olmazdım diye düşünüyorum. Bazen de tam tersini düşünüyorum. Kendime göre üretkenim. Ne kadar üretkenim tartışılır. Geçenlerde çeviri yaparken kendimi boş boş duva...

KARMA SERGİ

Yine dün biraz vaktim varken sergi gezmeye karar verdim. Caddebostan Resim Kulübünün bu sergisine rastladım. "Serendipity" nedir? Tureng sözlükte "Şans eseri bir şeyler keşfetme yeteneği", "aramazken bulunan", "mutlu tesadüf" vb diye geçiyor. Bence hepsi:) 4-10 Mayıs tarihleri arasında açılan ve son anda yakaladığım bu sergiyi gezme fırsatını bulduğum için çok mutlu oldum. Bir sanat tarihçisi olarak sergi değerlendirmesinin bu şekilde olmayacağından haberdarım. Ama dediğim gibi burası benim kişisel blogum. Kendime aldığım hatırlatma notları şeklinde ilerliyorum. Tabi sergi tanıtımı ve sergi hakkında yazı yazmak ciddi bir iştir. Emek ve zaman ister. Detaylı yorum ister. Tüm sanatçıları gönülden tebrik ediyorum. Burada resimlerin bazılarının fotoğraflarını paylaşıyorum. Sergi Değerlendirmesi: Nilüfer Şen 

BOOKS & COFFEE

Dün sabah yeni bir mekan keşfettim. Paylaşmak istiyorum. Gerçekten de çok güzeldi. Aslında daha önceden gözüme ilişmişti. Gitmek düne kısmetmiş. Şehirde "flaneur" gibi dolaşmak varken hergün aynı rutinde takılıp kalmak ne de sıkıcı olur bazen. Ama zorunluluklar ve sorumluluklar yok mu? İşte bu elimizi kolumuzu bağlayan.  Her neyse kitap kafe şeklinde düzenlenmiş, hoş dekorasyonu ve zengin menüsüyle güzel bir mekandı. Çıkarken kasadaki görevli arkadaşa kafenin kitap seçimleri, dekoru ve lezzetli kahvesi için teşekkür ettim. O da bana bir şey söyledi. "Bir mekanın ruhu olmalı" Hımm, "mekanın ruhu"... Güzel not aldım bunu.

COCO

İki kez izledim...çok tatlı bir film :)

BOZKIRKURDU

BOZKIRKURDU Hermann Hesse Yapı Kredi Yayınları Çeviren: Kamuran Şipal 1. Baskı: Yankı 1973 YKY'de 1. Baskı: İstanbul Mart 2003 29. Baskı: İstanbul, Şubat 2019 ISBN: 978 - 975 - 08 - 0556 - 9 209 Sayfa 21 TL  Kitabın Tanıtım Bülteni şu şekilde: "Uçarı bir 'yaşam' insanı olmaya kalkışan katıksız bir 'düşün' insanının, bu ikilemin gelgitleriyle oradan oraya savrulan yalnız bir ruhun, Bozkırkurdu'nun hikayesi. Aydın geçinenlerin, bildikleriyle büyüklenenlerin, bilmediklerini küçümseyenlerin, bunu yaparken - bilinçli ya da bilinçsiz - yaşamı kaçıranların yüzüne inen bir tokat." "Bozkırkurdu'nun deneysel cesaret anlamında Ulysses'ten aşağı kalmayan bir yapı olduğunu söylemeye gerek var mı? Bozkırkurdu, okumanın ne demek olduğunu uzun zamandır ilk kez hatırlattı bana."    Thomas Mann Kitaptan bir alıntıyla devam edeyim: "Bir ara ünlü bir tarih filozofu ve kültür eleştirmeni, Avrupa'nın tanınmış isimlerinden biri, kentin konferans sa...

SANATIN GEREKLİLİĞİ

SANATIN GEREKLİLİĞİ Ernst Fischer  John Berger'in Önsözüyle Çeviren Cevat Çapan Sözcükler Yayınları 18  Birinci Basım Eylül 2012 İkinci Basım Ekim 2012 Üçüncü Basım Ekim 2013 Dördüncü Basım Mart 2015 Beşinci Basım Kasım 2016 Altıncı Basım Haziran 2017 ISBN: 978-605-1209-19-4 Sertifika No: 11751 261 Sayfa Kitabın tanıtım bülteni şu alıntılardan oluşuyor: "Sanat insanın dünyayı tanıyıp değiştirebilmesi için gereklidir. Ama salt özünde taşıdığı büyü yüzünden de gereklidir."  Ernst Fischer "Kapitalizmin sonunda insanı yok edeceğine ya da düzenin alt edileceğine inanıyordu. Egemen sınıfın her yerde acımasız olduğu konusunda hiçbir kuşkusu yoktu." John Berger "Çağımızın sanat ve insan ilişkileri üzerine yazılmış temel kitaplarından biri olan Sanatın Gerekliliği, ilk yayımlanışından bu yana farklı kuşakları derinden etkiledi. Kitap John Berger'in Bir Filozof ve Ölüm adlı önsözüyle başlıyor. Sanatın Bölümleri, Sanatın Başlangıcı, Sanat ve Kapitalizm, Öz ve Biçi...

DEĞİŞEN BEYNİM

DEĞİŞEN BEYNİM  Sinan Canan  TutiKitap  İlk Baskı: Kasım 2015 4. Baskı: Haziran 2017  ISBN: 978 - 605 - 9218 - 08 - 5 Sertifika No: 15747  345 Sayfa 24,90 TL Kitabın tanıtım bülteni şu şekilde başlıyor: "Türkiye'nin en popüler, en eğlenceli bilim insanlarından bir olan Sinan Canan; gündelik hayatın fazlasıyla içinden olan Değişen Beynim'le beyine dair aklınıza gelebilecek birçok soruyu sinirbilimlerinin ışığında kolay okunup anlaşılacak bir şekilde ele alıyor ve beyni daha verimli kullanmanın yollarını gösterirken insan hayatına dair tecrübeyle sabit temel düsturlarını da okurlarıyla paylaşıyor."  Hakikaten de öyle.  "Bu kitap sizinle, bizimle ilgili... Anne karnından yaşamımızın sonuna kadar tüm yaşamımızı yönetmek gibi çetin bir işle mükellef o muhteşem et parçasının, yani beyninizin başrolü oynadığı bir macerayı yaşıyoruz hep birlikte." Kitap, Beyin Nedir, Ne Değildir?, Beynin Maddi Yapısı, Beynin Serüveni, Doğuştan Gelen Reflekslerimiz ve Bilgileri...

YAVAŞLA

YAVAŞLA  Bu Dünyadan Bir Defa Geçeceksin Genişletilmiş Yeni Basım Kapı Yayınları 589  1-2 Basım: Şubat 2018  ISBN: 978 - 975 - 2448 - 37 - 7 Sertifika No: 10905  Kitap Yunus Emre'nin şu alıntısıyla başlıyor: "Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için. Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim"  Kitabın tanıtım bülteni ise şu şekilde: "Büyüğün küçüğü yendiği bir dünyadan, hızlının yavaşı yuttuğu bir dünyaya doğru gidiyoruz. Afrika sözünde söylendiği gibi "O kadar hızlı gidiyoruz ki ruhlarımız arkada kalıyor."  "Kemal Sayar, daha akıllı telefonların, daha hızlı internetin ve daha hızlı otomobillerin çağında yaşayan bizlere, üzerinde "Yavaşla!" yazan bir tabela gösteriyor adeta. " "Baskı üzerine baskı yaparak çok sayıda okura ulaşan Yavaşla, elinizdeki genişletilmiş yeni basımıyla, sizi yeni farkındalıklara çağırıyor." Kitap: Yavaş Güzeldir, Otomobil Uçar Gider, Hayatın Ritmi, Usul Usul, Temennadan Usanmak, Yavaşlıpa Övgü...

RUH HALİ

RUH HALİ Bireysel Mutluluk ve Sosyal Mutluluk Kemal Sayar Timaş Yayınları 1. Baskı, Mayıs 2016 İstanbul 14. Baskı, Ağustos 2017, İstanbul ISBN: 978 - 975 - 263 - 420 - 6 255 Sayfa 19,50 TL Kemal Sayar'ın Ruh Hali adlı kitabının tanıtım bilteni şu şekilde başlıyor: "Ruh Hali, bireysel ve sosyal mutluluk için bir kılavuz işlevi görmek, iç dünyamızda, aile içinde ve sosyal hayatta sağlam ilişkiler kurmak için bir rehber ortaya koymak için hazırlandı. Kitapta hem mutluluk, iyimserlik, hayatın anlamı, öfke, kıskançlık, aşk, evlilik, çocuk ebeveyn ilişkileri gibi konular hem de depresyon, panik atak, fobiler, bağımlılık, Alzheimer, şizofreni gibi belli başlı psikyatrik sorunlar ele alındı. Kemal Sayar'ın güvenle okuyacağınız kaleminden..." "Bu kitapla, Türkiye'de ruh sağlığı alanında görülen yerli kaynak açığını gidermeye yönelik mütevazı bir katkı sağlamış oluyoruz. Basit ve kolaycı formüller içeren çeviri kişisel gelişim kitaplarının insanlara hiçbir şey vermediğ...

LEONARDO DA VINCI EXPO - DAHİ İSTANBUL'DA

Bu yıl Leonardo Da Vinci'nin 500. ölüm yıldönümü. Geçen sene Uniq İstanbul'da gerçekleşen önemli bir sergiden bahsetmek istiyorum. Sadece fotoğraf paylaşacağım. Ama şu kadarını söyleyeyim. Sırf defterlerini yakından gördüğümde bile ne kadar heyecanlandığımı kelimelerle anlatmak güç... Tabi eserlerin maketleri ve reprodüksiyonları vardı. Yine de güzel bir deneyimdi. Sergi Fotoğrafları: Nilüfer Şen 

DA VINCI GİBİ DÜŞÜNMEK

DA VINCI GİBİ DÜŞÜNMEK Daniel Smith  Pegasus Yayınları 1. Baskı: İstanbul Nisan 2017  ISBN: 978 - 605 - 299 - 177 - 0  218 Sayfa 25 TL  "İnsan zihninin öğrenmekten yorgun düştüğü asla görülmemiştir."  Leonardo Da Vinci  Kitabın tanıtım bülteni bu alıntıyla başlıyor ve şöyle devam ediyor: "Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği gibi Avrupa sanatının en tanınmış eserlerinin yaratıcısı olan Leonardo Da Vinci 500 yıldan fazla bir süredir sanatçılar, düşünürler ve akademisyenler üzerindeki etkisini sürdürüyor." Kitap, Günümüze Ulaşan Eserleri, Yaşamındaki Önemli Olaylar, Botlarınızın İplerinden Çekip Kendinizi Ayağa Kaldırın, Doğayla Sohbet Edin, Fırsatlarınızı İyi Değerlendirin, Rönesans İnsanı Olun, Da Vinci'nin Resim Felsefesi, Sadece Bakmayın, Görün, Bir Bütün Olarak Bakın, Oyunbaz Yanınızı Ön Plana Çıkarın, Çalışın, Çalışın, Çalışın, Da Vinci Gibi Okuyun, Sanat ve Bilimi Harmanlayın, Yenilik Yapın ve Tecrübe Edin, İmkansızı Hayal Edin, Bir Matematikçi Olarak Da Vinc...

BİR FOTOĞRAFI ANLAMAK

BİR FOTOĞRAFI ANLAMAK John Berger Metis Yayınları İlk Basım: Aralık 2015 Üçüncü Basım: Nisan 2017  ISBN-13: 978-605-316-022-9 233 Sayfa 27.5 TL  Bir Fotoğrafı Anlamak'ta tanıtım bülteni şu şekilde: "John Berger'in yazılarını okumaktan neden bu kadar zevk alıyoruz? Birincisi, Berger düşünmeye büyük bir dikkat yöneltiyor. Düşünce onun için asla bir jest ya da entelektüel egzersiz değil. Küçük bir çocukken sahip olduğu içgüdüsel merakı hayatı boyunca sürdürüyor. Baktığı nesneyle içtenlik ve şefkatle özdeşleşmesinden gelen, bizleri de içine çeken bir hakikat var yazılarında..." "....Geoff Dyer'ın hazırladığı, fotoğraf konusuna odaklanmış bu derlemede Berger'in önceki kitaplarından bölümlerin yanı sıra, sergi ve kataloglar için yazılmış ama herhangi bir kitabında yer almamış metinler okuyacaksınız." Kitap, Emperyalizmin Sureti, Bir Fotoğrafı Anlamak, Fotomontajın Siyasette Kullanımı, Istırabın Fotoğrafları, Takım Elbise ve Fotoğraf, Paul Strand, Fotoğrafı...

AKSESUAR

Geçenlerde bir avm'ye gitmek durumunda kaldım. Genelde avm'lerden kaçınırım. Özellikle de hafta sonları. Ama hafta içiydi ve kardeşimin bir işi vardı. Daha doğrusu kız arkadaşına bir hediye alacaktı. O yüzden ben de birşeyler beğenmesine yardım etmek için yanında gittim. Her neyse ismi lazım değil avm'nin aksesuar mağazasına uğrayıp bir göz atayım dedim. Evvelki sene oradan bir kolye almıştım ve suya dayanıklı çıkmıştı. Yine aynı tarz birşey bulabilirim diye içeri girdim.  Satış sorumlusu kadın hemen yanıma gelip "Yardım ister misiniz?" dedi. Ben de "kolye, küpe tarzı şeyler arıyorum. Bir bakınayım" dedim Kadıncağız gitti en gösterişli, süslü püslü hatta rüküş denebilecek ne varsa önüme yığdı. O gün de aksi gibi bir kot t-shirt'le çıkmıştım. Makyaj da yapmamıştım. Her neyse "Yok" dedim. "Ben daha sade birşeyler bakıyorum." Bunun üzerine o da "Olur mu hiç zaten aşırı sadesiniz, biraz havalı olun, gösterişli şeylere mesela sall...