BOZKIRKURDU
Hermann Hesse
Yapı Kredi Yayınları
Çeviren: Kamuran Şipal
1. Baskı: Yankı 1973
YKY'de 1. Baskı: İstanbul Mart 2003
29. Baskı: İstanbul, Şubat 2019
ISBN: 978 - 975 - 08 - 0556 - 9
209 Sayfa
21 TL
Kitabın Tanıtım Bülteni şu şekilde:
"Uçarı bir 'yaşam' insanı olmaya kalkışan katıksız bir 'düşün' insanının, bu ikilemin gelgitleriyle oradan oraya savrulan yalnız bir ruhun, Bozkırkurdu'nun hikayesi. Aydın geçinenlerin, bildikleriyle büyüklenenlerin, bilmediklerini küçümseyenlerin, bunu yaparken - bilinçli ya da bilinçsiz - yaşamı kaçıranların yüzüne inen bir tokat."
"Bozkırkurdu'nun deneysel cesaret anlamında Ulysses'ten aşağı kalmayan bir yapı olduğunu söylemeye gerek var mı? Bozkırkurdu, okumanın ne demek olduğunu uzun zamandır ilk kez hatırlattı bana."
Thomas Mann
Kitaptan bir alıntıyla devam edeyim:
"Bir ara ünlü bir tarih filozofu ve kültür eleştirmeni, Avrupa'nın tanınmış isimlerinden biri, kentin konferans salonunda bir konuşma yapacaktı; ilkin pek isteksiz davranan Bozkırkurdu'nu kandırıp benimle konferansa gelmeye razı etmiştim. Birlikte kalkıp gittik ve salonda yan yana oturduk. Kürsüye çıkıp da konuşmaya başlayan profesör, karşılarında bir çeşit peygamber bulacaklarını sanan bazı dinleyicileri şatafatlı giysisi ve kasılgan tavrıyla düş kırıklığına uğratmıştı. Konuşmasının başında dinleyicilere gönül okşayıcı birkaç söz söyleyip konferansa böyle kalabalık geldikleri için teşekkür edince, Bozkırkurdu bana dönüp şöyle bir baktı; konuşmacının sözlerini ve bütün şahsını eleştiren bir bakıştı bu, doğrusu unutulmayacak ve korkunç bir bakıştı, ne anlama geldiği üzerine koca bir kitap yazılabilirdi! Söz konusu bakış yalnızca konuşmacıyı eleştirmiyor, yumuşaklığına karşın içerdiği ezici alayla ünlü adamın işini bitirmekle kalmıyordu, bu daha hiçbir şeydi. Bakış alaycı olmaktan çok hüzünlüydü, hatta dipsiz ve umarsız bir hüznü barındırıyordu içinde; bir bakıma kendinden emin, bir bakıma alışkanlığa dönüşüp belli bir biçim almış sessiz bir umarsızlık bu bakışın içeriğini oluşturmaktaydı. Umarsız ışığı kendini beğenmiş konuşmacının içyüzünü aydınlatmakla, o andaki havayı, dinleyicilerin beklentilerini ve yaşadıkları ruh durumunu, yapılacağı bildirilen konuşmanın biraz iddialı başlığını alaya alıp temize havale etmekle yetinmiyordu. Hayır, Bozkırkurdu'nun bakışı çağımızın, çağımızdaki bütün o yapmacık işgüzarlıkların, bencil, açgözlü çabaların, kendini beğenmiş sığ entelektüelliğin yüzeysel oyununun içine sızıyordu...ah ne yazık ki bu bakış daha da derinlere iniyor, çağımızın, ussallığımızın, uygarlığımızın kusurları ve umarsızlıklarından çok daha ilerilere uzanıyor, tüm insanlığın can evine gidip dayanıyordu. Bir düşünürün, belki bilge bir kişinin insan yaşamının vakar ve anlamından duyduğu kuşkuyu usta bir dille tek bir saniyede açığa vurmaktaydı."
Bir bakış bundan iyi daha nasıl anlatılabilirdi bilmiyorum... müthiş. Bu satırları okuyunca aklıma günümüzün "kişisel gelişim" uzmanları (?) geldi. Bu kişisel gelişim furyası öyle bir hal aldı ki yolda kime çarpsanız uzman çıkacak. Kişisel gelişim raflarında çok var bunların uyduruk kaydırık kitaplarından. Birkaç yabancı kitap okuyup birkaç da fiktif ibret hikayesi ile milleti kandırmaya meyilli o kadar çok şarlatan türedi ki..Tabi istisnalar kaideyi bozmaz. Bunlara sorsan mesela henüz otuzunda bir adam "Efendim ben hayat tecrübelerimi ve engin bilgilerimi bir imbikten süzüp size hap şeklinde yutturuyorum" der. Hatta size "Yol" gösterir. Belki de tam olarak öyle demez de "Ben oldum, erdim, aydınlandım, nirvanaya ulaştım, uçtum kaçtım, gezdim gördüm" söylemleriyle laf salatası yapar. Bu tiplere hep şüpheyle bakmışımdır. Akademisyenliği, saygın akademik bir yayını, makalesi, bilimselliği, düşünselliği olmayan bir araba safsata. Neymiş efendim? "Kuantum aydınlanma", "Ben uyandım. Sizi de uyandırmak istiyorum", Yo hayır senin böyle bir misyonun yok. Ne cüret! Elif görse mertek sanacak bir sürü soytarı. Dünya üzerinde bilmemkaç milyar insan var. Hepsi biricik... Hepsinin kendine has hikayesi, deneyimleri var. Sen hangi temele dayanarak kendi kısır deneyimlerinden yola çıkıp bir başkasını yönlendirebilirsin? Varsa bir hikayen edebiyata sarıl. Felsefeye bulaş. Tekrarlıyorum istisnalar hariç bu tip sözde uzmanlardan hep imtina etmişimdir. Bu bilimsellik sevdam tabi Scientology filan gibi bir "cult" takıntısı değil. O çok ayrı ve vahim bir hikaye. Yine bu konuda Atam'ın özlü sözüne başvuracağım:
"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir"
Kitap Değerlendirmesi: Nilüfer Şen
Yorumlar
Yorum Gönder