Ana içeriğe atla

LIFELONG LEARNING



Bu eskiler münazara derdi. İngilizcesi "debate" galiba. Güzel bir kelimedir. "Negotiation" güzel bir kelimedir. Bunlar tartışma diye geçiyor çoğu sözlükte ama zaman içinde tartışma deyince olumsuz çağrışımlar oluşmaya başladı kafamızda. Şiddete, küfüre dönüşebilecek bir durumun ilk adımı gibi. Halbuki fikir teatisi, karşılıklı konuşarak anlaşma, anlaşmaya veya görüş birliğine varılamasa da konuşarak fikir paylaşımı. Tabi "Your words against mine" gibi de değil. Kanıtı, savı, tezi birşeyi olmalı. Okullarda münazara diye bir ders olsa hiç fena olmaz :)

Bu arada ben de halen öğrenme aşamasındayım. Okul bahçesinde çocukları gördüm dün çok özendim. Ben de bir an önce üniversiteye geri dönmek istiyorum. Bir yandan okuyup bir yandan çalışanları da takdir ediyorum. Okul iyidir. Bir dönem ortaokulda mıydı lisede miydi İngilizce hocamız "What do you think about babyhood?" diye sormuştu bana. Uzun bir açıklama bekliyordu kadıncağız. Ben de tabi biraz da muziplikle "Babyhood is good" deyip oturmuştum. Bütün sınıf gülmekten kırılmıştı. Nereden aklıma geldi? He evet okul iyidir. Öğrencilik de iyi ve gereklidir. "Lifelong learning" güzeldir. Uzunca bir dönem Erasmus Uzmanı olarak çalışmıştım. Temelinde yaşamboyu öğrenme vardır. Kültürler arası etkileşim vardır. Olumlu anlamda değişim dönüşüm vardır. Bir ara onunla ilgili kısa ve komik bir anımı yazabilirim. Ama ondan önce dün gezme fırsatını bulduğum bir sergiden bahsedeceğim bir sonraki yazımda:)

Nilüfer Şen 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İçerik Üreticilerine Açık Çağrı

  Yazarlar, çevirmenler, metin yazarları, reklam yazarları… Bu çağrı, yaşamını kalemiyle idame ettiren herkese... 2003’ten bu yana yazın dünyasının farklı alanlarında çalışan biri olarak,  sizleri yapay zekâ ile içerik üretimi konusunda biraz sağduyuya davet ediyorum. 1980 doğumluyum. Analogdan dijitale geçen son neslin bir temsilcisi olarak söylüyorum: Yapay zekâ ile yazılmış metinler orijinal kalemden çıkanlarla karşılaştırıldığında sırıtıyor. İlk birkaç cümlede, birkaç anahtar kelimede kendini ele veriyor.  Ve benim gibi bunu şıp diye anlayan çok fazla içerik üreticisi var. Ne kadar uğraşsanız da, şu anki haliyle hiçbir yapay zekâya  otantik bir üslup, ruh ya da karakter kazandıramıyorsunuz. (En azından şimdilik… ) ChatGPT dahil birçok araç, “marketing” jargonuna bulanmış, keyword’lerle dolu, tanıdık, tekdüze, yapay bir dil kullanıyor. Ve bu da metinlerin güvenilirliğini ve inandırıcılığını yitiriyor. Bu, özellikle de yıllanmış içerik üreticileri için kabul ...

Kaldığımız Yerden Devam

Tekrar Merhaba :) Bir süredir yazılarıma ara vermiş olsam da, kelimelerle kurduğum köprüyü yeniden inşa etmenin zamanı geldi. 2023’te bıraktığım yerden, yeni gözlemler ve taze bir bakış açısıyla devam ediyorum. Bu süreçte hem dünyada hem de kendi yaşamımda pek çok şey değişti; bu değişimlerin bana kattığı derinlik, yazılarımın da yolculuğuna yansıyacak. Bundan böyle bloğumda kitap değerlendirmelerine, iklimsel ve çevresel gelişmelere, sanatın ilham verici dünyasına dair paylaşımlara daha fazla yer vereceğim. Hem eleştirel hem de merak dolu bir gözle, okuduklarımı, gördüklerimi ve düşündüklerimi sizlerle paylaşmayı dört gözle bekliyorum. Yazılarımda, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda birlikte düşünebileceğimiz, tartışabileceğimiz ve ilham alabileceğimiz bir alan açmak niyetindeyim. Nilüfer Şen Çakar

Dijital Çağda Entelektüel Üretimin Paradoksu

  Günümüz kültürel ve entelektüel üretim ortamında, sanatçılar, bilim insanları ve yazınsal/düşünsel üreticiler, yaratıcı emeklerini görünür kılma zorunluluğu ile karşı karşıya. Dijital ve sosyal medya platformlarının hegemonik etkisi, üreticileri adeta birer pazarlamacı veya reklamcı gibi hareket etmeye mecbur bırakmakta; üretimin kendisi, görünürlük stratejileri ile şekillenen bir rekabet alanına tabi kılınmaktadır. Bu durum, J. S. Mill’in “yaratıcı özgürlük” ve Hannah Arendt’in “insani faaliyetlerin hiyerarşisi” üzerine kurduğu düşünceleri çağrıştıracak biçimde, derin çalışma, odaklanma ve içe dönük üretim süreçlerini sistematik olarak baskılamakta; dolayısıyla yaratıcı potansiyelin önemli bir kısmı, görünürlük ve tanıtım zorunlulukları için tahsis edilen zamana dönüşmektedir. Sosyal medyanın zorunlulukları, üreticileri kendi alanlarının dışındaki iletişim ve PR faaliyetlerine yönlendirerek, üretken zamanın ve yaratıcı enerjinin kaybına yol açıyor. Bourdieu’nün kültürel sermaye...