Ana içeriğe atla

AKSESUAR



Geçenlerde bir avm'ye gitmek durumunda kaldım. Genelde avm'lerden kaçınırım. Özellikle de hafta sonları. Ama hafta içiydi ve kardeşimin bir işi vardı. Daha doğrusu kız arkadaşına bir hediye alacaktı. O yüzden ben de birşeyler beğenmesine yardım etmek için yanında gittim. Her neyse ismi lazım değil avm'nin aksesuar mağazasına uğrayıp bir göz atayım dedim. Evvelki sene oradan bir kolye almıştım ve suya dayanıklı çıkmıştı. Yine aynı tarz birşey bulabilirim diye içeri girdim.  Satış sorumlusu kadın hemen yanıma gelip "Yardım ister misiniz?" dedi. Ben de "kolye, küpe tarzı şeyler arıyorum. Bir bakınayım" dedim Kadıncağız gitti en gösterişli, süslü püslü hatta rüküş denebilecek ne varsa önüme yığdı. O gün de aksi gibi bir kot t-shirt'le çıkmıştım. Makyaj da yapmamıştım. Her neyse "Yok" dedim. "Ben daha sade birşeyler bakıyorum." Bunun üzerine o da "Olur mu hiç zaten aşırı sadesiniz, biraz havalı olun, gösterişli şeylere mesela sallantılı küpelere bakın" dedi. Olurdu olmazdı derken kardeşim de kız arkadaşına bir şeyler almak için yanıma geldi. Kadına dönüp "Bu da benim erkek kardeşim." deyince kadın ne dese beğenirsiniz? 
"Demek ki siz erkek olsaymışsınız çok yakışıklı olurmuşsunuz." 

Yorumsuz:) 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İçerik Üreticilerine Açık Çağrı

  Yazarlar, çevirmenler, metin yazarları, reklam yazarları… Bu çağrı, yaşamını kalemiyle idame ettiren herkese... 2003’ten bu yana yazın dünyasının farklı alanlarında çalışan biri olarak,  sizleri yapay zekâ ile içerik üretimi konusunda biraz sağduyuya davet ediyorum. 1980 doğumluyum. Analogdan dijitale geçen son neslin bir temsilcisi olarak söylüyorum: Yapay zekâ ile yazılmış metinler orijinal kalemden çıkanlarla karşılaştırıldığında sırıtıyor. İlk birkaç cümlede, birkaç anahtar kelimede kendini ele veriyor.  Ve benim gibi bunu şıp diye anlayan çok fazla içerik üreticisi var. Ne kadar uğraşsanız da, şu anki haliyle hiçbir yapay zekâya  otantik bir üslup, ruh ya da karakter kazandıramıyorsunuz. (En azından şimdilik… ) ChatGPT dahil birçok araç, “marketing” jargonuna bulanmış, keyword’lerle dolu, tanıdık, tekdüze, yapay bir dil kullanıyor. Ve bu da metinlerin güvenilirliğini ve inandırıcılığını yitiriyor. Bu, özellikle de yıllanmış içerik üreticileri için kabul ...

Kaldığımız Yerden Devam

Tekrar Merhaba :) Bir süredir yazılarıma ara vermiş olsam da, kelimelerle kurduğum köprüyü yeniden inşa etmenin zamanı geldi. 2023’te bıraktığım yerden, yeni gözlemler ve taze bir bakış açısıyla devam ediyorum. Bu süreçte hem dünyada hem de kendi yaşamımda pek çok şey değişti; bu değişimlerin bana kattığı derinlik, yazılarımın da yolculuğuna yansıyacak. Bundan böyle bloğumda kitap değerlendirmelerine, iklimsel ve çevresel gelişmelere, sanatın ilham verici dünyasına dair paylaşımlara daha fazla yer vereceğim. Hem eleştirel hem de merak dolu bir gözle, okuduklarımı, gördüklerimi ve düşündüklerimi sizlerle paylaşmayı dört gözle bekliyorum. Yazılarımda, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda birlikte düşünebileceğimiz, tartışabileceğimiz ve ilham alabileceğimiz bir alan açmak niyetindeyim. Nilüfer Şen Çakar

Dijital Çağda Entelektüel Üretimin Paradoksu

  Günümüz kültürel ve entelektüel üretim ortamında, sanatçılar, bilim insanları ve yazınsal/düşünsel üreticiler, yaratıcı emeklerini görünür kılma zorunluluğu ile karşı karşıya. Dijital ve sosyal medya platformlarının hegemonik etkisi, üreticileri adeta birer pazarlamacı veya reklamcı gibi hareket etmeye mecbur bırakmakta; üretimin kendisi, görünürlük stratejileri ile şekillenen bir rekabet alanına tabi kılınmaktadır. Bu durum, J. S. Mill’in “yaratıcı özgürlük” ve Hannah Arendt’in “insani faaliyetlerin hiyerarşisi” üzerine kurduğu düşünceleri çağrıştıracak biçimde, derin çalışma, odaklanma ve içe dönük üretim süreçlerini sistematik olarak baskılamakta; dolayısıyla yaratıcı potansiyelin önemli bir kısmı, görünürlük ve tanıtım zorunlulukları için tahsis edilen zamana dönüşmektedir. Sosyal medyanın zorunlulukları, üreticileri kendi alanlarının dışındaki iletişim ve PR faaliyetlerine yönlendirerek, üretken zamanın ve yaratıcı enerjinin kaybına yol açıyor. Bourdieu’nün kültürel sermaye...