Ana içeriğe atla

KRİZ YÖNETİMİ Mİ FELAKETTEN KURTARMA MI?



ISO 22301 İş Sürekliliği Baş Denetçisi sertifikamı almadan az önce konuya çalıştığım sıralarda yazdığım yazıları sırayla paylaşmaya karar verdim :)

Diyelim ki güç kaynağı yapılandırmasındaki bir sorun yüzünden veri merkeziniz çöktü. Satış ve müşteri desteğiniz etkisiz kaldı. Bunlar yetmiyormuş gibi Bilgi Teknolojileri ekibi de “kabul edilemez çalışma koşullarından” dolayı sizi işten ayrılmakla tehdit ediyor. Bu bir felaket midir kriz midir? Durumu ele alış biçiminiz arasında bir farklılık var mıdır? Yanlış cevap vermeniz durumunda işler daha da kötüleşecek midir?

Kelime anlamlarını inceleyerek konuya açıklık getirebiliriz. Felaket nedir? Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne göre felaket “büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela” olarak tanımlanırken Oxford Sözlüğü’nde “Büyük zarar ve can kaybına yol açan ani kaza veya doğal afet” olarak tanımlanmış. Peki kriz nedir? Yine Oxford Sözlüğü’ne göre “Yoğun zorluk, tehlike zamanı” ya da “Zor veya önemli karar verilmesi gereken bir zaman” denmiş. Yukarıdaki örnek hem felaket hem de kriz tanımlarına uyar. Veri merkezindeki BT kurulumunun aniden durması felakete, BT ekibinin işten ayrılma tehdidi ise krize işaret etmektedir.

Felaket aniden oluşan bir olayken, kriz zaman içinde meydana gelir. Bu nedenle felaket kurtarma planı felaket meydana gelmeden önce yapılır. Öte yandan kriz yönetimi planı kriz ortaya çıktığında yapılır.

Bilişim Teknolojileri tarafından bakıldığında, Felaket Kurtarma, kurum Bilgi Teknolojisi sistemlerinden hayati olanların çalışır tutulması veya kısa sürede çalışır hale getirilmesini amaçlar.

Kriz yönetimi ise bir kuruluşun muhtemel tehlike durumlarında kendi amaçlarını kabul edilebilir bir maliyetle karşılamaya çalışması sürecidir.

Nilüfer Şen

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hakikati Arayanlar Fikir Hırsızlarına Karşı

  Sevgili İçerik Üreticisi Dostum, “Dostum” diyorum, çünkü seni hiç tanımasam da niyetlerini, egonu, gizli kıskançlıklarını ve hangi açmazlardan geçmekte olduğunu çok iyi seziyorum. Yolların, daha önce pek çok benzerinin geçtiği tanıdık patikalara çıkıyor. 2003’ten bu yana yayın dünyasında, fikir hırsızlığından intihale, kopyadan taklide türlü girişimlere şahit olmuş ve maruz kalmış biri olarak diyorum ki sandığın kadar “görünmez” değilsin. “Az takipçili bir çevirmen / editör fikirlerinin çalındığını anlamaz, anlasa da ispatlayamaz” diye düşünüyorsun. Yanılıyorsun :) Bu yanılgının sonuçlarını bir kısmı hâkim karşısında, bir kısmı da arabuluculuk masasında acı şekilde öğrendi. Sosyal medyada ve bloğumda paylaştıklarım buzdağının yalnızca görünen kısmı. Daha fazlası var ve doğru zamanda, doğru yerde ortaya çıkmayı bekliyor. Sen de biliyorsun ki kendi birikimin yetersiz; sosyal çevre ve imkanların da seni sadece bir yere kadar taşıyor. O yüzden sağa sola bakınıp “ne koparabilirim” ...

İçerik Üreticilerine Açık Çağrı

  Yazarlar, çevirmenler, metin yazarları, reklam yazarları… Bu çağrı, yaşamını kalemiyle idame ettiren herkese... 2003’ten bu yana yazın dünyasının farklı alanlarında çalışan biri olarak,  sizleri yapay zekâ ile içerik üretimi konusunda biraz sağduyuya davet ediyorum. 1980 doğumluyum. Analogdan dijitale geçen son neslin bir temsilcisi olarak söylüyorum: Yapay zekâ ile yazılmış metinler orijinal kalemden çıkanlarla karşılaştırıldığında sırıtıyor. İlk birkaç cümlede, birkaç anahtar kelimede kendini ele veriyor.  Ve benim gibi bunu şıp diye anlayan çok fazla içerik üreticisi var. Ne kadar uğraşsanız da, şu anki haliyle hiçbir yapay zekâya  otantik bir üslup, ruh ya da karakter kazandıramıyorsunuz. (En azından şimdilik… ) ChatGPT dahil birçok araç, “marketing” jargonuna bulanmış, keyword’lerle dolu, tanıdık, tekdüze, yapay bir dil kullanıyor. Ve bu da metinlerin güvenilirliğini ve inandırıcılığını yitiriyor. Bu, özellikle de yıllanmış içerik üreticileri için kabul ...

Kaldığımız Yerden Devam

Tekrar Merhaba :) Bir süredir yazılarıma ara vermiş olsam da, kelimelerle kurduğum köprüyü yeniden inşa etmenin zamanı geldi. 2023’te bıraktığım yerden, yeni gözlemler ve taze bir bakış açısıyla devam ediyorum. Bu süreçte hem dünyada hem de kendi yaşamımda pek çok şey değişti; bu değişimlerin bana kattığı derinlik, yazılarımın da yolculuğuna yansıyacak. Bundan böyle bloğumda kitap değerlendirmelerine, iklimsel ve çevresel gelişmelere, sanatın ilham verici dünyasına dair paylaşımlara daha fazla yer vereceğim. Hem eleştirel hem de merak dolu bir gözle, okuduklarımı, gördüklerimi ve düşündüklerimi sizlerle paylaşmayı dört gözle bekliyorum. Yazılarımda, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda birlikte düşünebileceğimiz, tartışabileceğimiz ve ilham alabileceğimiz bir alan açmak niyetindeyim. Nilüfer Şen Çakar