MICHEL FOUCAULT
DERS ÖZETLERİ
1970 -1982
Yapı Kredi Yayınları
Çeviren: Selahattin Hilav
1. Baskı Ekim 1992
2. Baskı Eylül 1993
3. Baskı Kasım 1993
4. Baskı: 1500 adet, İstanbul, Ekim 1995
ISBN: 975 - 363 - 050 - 6
Ders Özetleri, Söylemin Düzeni, Bilme İstenci, Ceza Kuramları ve Kurumları, Cezalandırıcı Toplum, Psikiyatri İktidarı, Anormaller, "Toplumu Savunmak Gerekir", Güvenlik, Toprak ve Nüfus, Biyopolitiğin Doğuşu, Dirilerin Yönetimi Üzerine, Öznellik ve Hakikat, Öznenin Yorumlanması, Kendi'nin ve Başkalarının Yönetimi ve Hakikatten Kaynaklanan Cesaret bölümlerinden oluşuyor.
Tüm kitabı okumadım açıkçası. Bölümlere sırayla göz gezdirdim. Özellikle ilgimi çeken bölümden alıntı yapıyorum:
"Bizimki gibi bir toplumda, dışlama usulleri elbette biliniyor. En apaçık aynı zamanda da en tanıdık olanı, yasak'tır. Hep bilindiği gibi her şeyi söyleme hakkı yoktur, her şeyden her koşulda söz edilmez, herkes her şeyi konuşamaz. Nesnenin tabuluğu, koşuldaki ayinsellik, konuşan öznenin ayrıcalıklılık veya salt ona özgü bir hakkı söz konusudur: burada, kendi kendini değiştirmeye ara vermeksizin birbirini kesen, birbirini güçlendiren veya dengeleyen, karmaşık bir parmaklık oluşturmuş üç türlü yasağın işleyişiyle karşılaşılır. Yalnızca şuna işaret edeceğim ki günümüzde, parmaklığın en dar olduğu, kara boşlukların çoğaldığı bölgeler cinsellik ve politikaya ait bölgelerdir.
...Toplumumuzda bir başka dışlama ilkesi daha var: bu bir yasak değilse bile, bir paylaşım ve kovuş. Akıl ile delilik arasındaki karşıtlığı kastediyorum. Ortaçağ'ın derinliklerinden bu yana deli, söyleminin diğer insanlarınkiler gibi yayılabilmesine imkan bulunmayan kişidir: söylediği şeyin bir hiç ve söylenmemiş kabul edildiği, ne doğruluğu, ne de önemi olduğu, adalet önünde değer taşımadığı, bir eylemi veya bir sözleşmeyi doğrulamaya yetmediği, hatta kilisede bile özün -biçim- değiştirmesine ve kutsal ekmeği bedene dönüştürmeye yardım etmediği görülür; buna karşın her türlü söylemin karşıtı olarak, ona gizli bir hakikati bildirmek, gelecekten haber vermek, olanca saflığı içinde başkalarının bilgeliğinin farkedemediklerini görebilmek gibi tuhaf güçler yakıştırıldığı da olur. Yüzyıllar boyunca Avrupa'da delinin söylediğinin ya hiç işitilmemiş olduğunu ya da işitildiğinde ona bir hakikatin sesiymiş gibi kulak verildiğini saptamak oldukça gariptir."
Yorumlar
Yorum Gönder