Ana içeriğe atla

DİJİTAL GELECEKTE İNSAN KALMAK



DİJİTAL GELECEKTE İNSAN KALMAK

Sinan Canan
Mustafa Acungil

Tuti Kitap 

1. Baskı: Ekim 2018
2. Baskı: Kasım 2018 

232 Sayfa

30 TL

ISBN: 978 - 605 - 9218 - 52 - 8 


Dijital Gelecekte İnsan Kalmak adlı kitaplarında bir sinir bilimci olan Sinan Canan ve bir mühendis olan Mustafa Acungil geleceğe dair ipuçları veriyor. Öngörülen gelecek senaryoları masaya yatırılıp geleceğe dair hayal gücümüz kışkırtılıyor. Ve en önemli soruya cevap aranıyor:

"Dijital gelecekte hala insan kalmayı nasıl başarabiliriz?"

Kitap, Beyin ve İnsan, Dün, Bugün ve Yarının Gelişi, Dijital Gelecek Senaryoları adlı 3 ana bölümden oluşmaktadır. Kitabın sonunda durup üzerinde düşünmemiz için sorulan sorulara birkaç örnek vermek gerekirse:

* Dijital gelecek gerçekten sizi de etkileyecek mi? Kişisel düşünceleriniz neler?
* Dijitalleşme yüzünden işinizi kaybettiniz mi yahut kaybetme olasılığınız var mı?
* Var olan durumu sürdürmeyi mi seversiniz, yoksa değişimi mi? Sizce hangisini sevenler için gelecek daha parlak?
* Kendinizi bir girişimci olarak, en azından çalıştığınız kurum yahut yaşadığınız çevre içinde yeniliklere önderlik eden bir "girişimci" olarak görebiliyor musunuz?
* Bu kitabı okuduktan sonra hayatınızda değiştirmeyi düşündüğünüz ve en kolay değiştirilebilecek şey nedir?
* Bu kitabı okuduktan sonra hayatınızda değiştirilmesi zor olsa da değiştirmeniz gereken en önemli şey nedir?
* Sizce bu dünyaya aslında ne yapmak için gelmiş olabilirsiniz?
* Neden yapmıyorsunuz?

Kitap Değerlendirmesi: Nilüfer Şen 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İçerik Üreticilerine Açık Çağrı

  Yazarlar, çevirmenler, metin yazarları, reklam yazarları… Bu çağrı, yaşamını kalemiyle idame ettiren herkese... 2003’ten bu yana yazın dünyasının farklı alanlarında çalışan biri olarak,  sizleri yapay zekâ ile içerik üretimi konusunda biraz sağduyuya davet ediyorum. 1980 doğumluyum. Analogdan dijitale geçen son neslin bir temsilcisi olarak söylüyorum: Yapay zekâ ile yazılmış metinler orijinal kalemden çıkanlarla karşılaştırıldığında sırıtıyor. İlk birkaç cümlede, birkaç anahtar kelimede kendini ele veriyor.  Ve benim gibi bunu şıp diye anlayan çok fazla içerik üreticisi var. Ne kadar uğraşsanız da, şu anki haliyle hiçbir yapay zekâya  otantik bir üslup, ruh ya da karakter kazandıramıyorsunuz. (En azından şimdilik… ) ChatGPT dahil birçok araç, “marketing” jargonuna bulanmış, keyword’lerle dolu, tanıdık, tekdüze, yapay bir dil kullanıyor. Ve bu da metinlerin güvenilirliğini ve inandırıcılığını yitiriyor. Bu, özellikle de yıllanmış içerik üreticileri için kabul ...

Kaldığımız Yerden Devam

Tekrar Merhaba :) Bir süredir yazılarıma ara vermiş olsam da, kelimelerle kurduğum köprüyü yeniden inşa etmenin zamanı geldi. 2023’te bıraktığım yerden, yeni gözlemler ve taze bir bakış açısıyla devam ediyorum. Bu süreçte hem dünyada hem de kendi yaşamımda pek çok şey değişti; bu değişimlerin bana kattığı derinlik, yazılarımın da yolculuğuna yansıyacak. Bundan böyle bloğumda kitap değerlendirmelerine, iklimsel ve çevresel gelişmelere, sanatın ilham verici dünyasına dair paylaşımlara daha fazla yer vereceğim. Hem eleştirel hem de merak dolu bir gözle, okuduklarımı, gördüklerimi ve düşündüklerimi sizlerle paylaşmayı dört gözle bekliyorum. Yazılarımda, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda birlikte düşünebileceğimiz, tartışabileceğimiz ve ilham alabileceğimiz bir alan açmak niyetindeyim. Nilüfer Şen Çakar

Dijital Çağda Entelektüel Üretimin Paradoksu

  Günümüz kültürel ve entelektüel üretim ortamında, sanatçılar, bilim insanları ve yazınsal/düşünsel üreticiler, yaratıcı emeklerini görünür kılma zorunluluğu ile karşı karşıya. Dijital ve sosyal medya platformlarının hegemonik etkisi, üreticileri adeta birer pazarlamacı veya reklamcı gibi hareket etmeye mecbur bırakmakta; üretimin kendisi, görünürlük stratejileri ile şekillenen bir rekabet alanına tabi kılınmaktadır. Bu durum, J. S. Mill’in “yaratıcı özgürlük” ve Hannah Arendt’in “insani faaliyetlerin hiyerarşisi” üzerine kurduğu düşünceleri çağrıştıracak biçimde, derin çalışma, odaklanma ve içe dönük üretim süreçlerini sistematik olarak baskılamakta; dolayısıyla yaratıcı potansiyelin önemli bir kısmı, görünürlük ve tanıtım zorunlulukları için tahsis edilen zamana dönüşmektedir. Sosyal medyanın zorunlulukları, üreticileri kendi alanlarının dışındaki iletişim ve PR faaliyetlerine yönlendirerek, üretken zamanın ve yaratıcı enerjinin kaybına yol açıyor. Bourdieu’nün kültürel sermaye...