Ana içeriğe atla

KADIN ÇOK SEVERSE




KADIN ÇOK SEVERSE 

Robin Norwood

Epsilon Yayınları 

2. Baskı: Nisan 2014

344 Sayfa

20 TL

ISBN: 978 9944 82 - 169 - 8 


Robin Norwood, Kadın Çok Severse adlı kitabının önsözüne şöyle başlıyor:

"Aşık olmak acı çekmek anlamına geliyorsa eğer ve en yakın arkadaşlarımızla konuşmalarımız o, onun problemleri, onun düşünceleri, onun duyguları hakkındaysa ve neredeyse bütün cümlelerimiz "o..." diye başlıyorsa, çok seviyoruz demektir. 

Karşımızdaki erkeğin mutsuz geçen çocukluğundan kaynaklanarak ortaya çıkan aksiliklerini, huysuzluklarını, umursamazlıklarını ya da eleştirilerini hoş görüp onun terapisti olmaya kalkışıyorsak, çok seviyoruz demektir.

....Onun temel karakteristik özelliklerinden, değerlerinden ve davranışlarından hoşlanmıyorsak ama yine de yeterince çekici ve sevgi dolu olursak bizim için değişmek isteyebileceğini düşünerek ona katlanıyorsak, çok seviyoruz demektir.

Eğer ilişkimiz duygusal sağlığımızı, hatta belki de fiziksel sağlığımızı ve güvenliğimizi tehlikeye atıyorsa, çok seviyoruz demektir."

Kitap ilginç ve yaşanmış öykülerden oluşmaktadır. Robin Norwood uzun yıllar alkol ve uyuşturucu madde bağımlılarının danışmanlığını yapmıştır. Bu nedenle kitaptaki örnek hikayeler genellikle danışmanlığını yaptığı ve ailelerinde bir şekilde alkolizm, uyuşturucu bağımlılığı, taciz gibi vakaların olduğu zorlu çocukluk koşullarından gelmiş kadınları konu almaktadır. 

Bu nedenle kitap daha çok sağlıksız çocukluk koşullarına atıfta bulunmaktadır. Yine de çoğu kadın bu kitabı okuduğunda kendinden bir şeyler bulabilir. Bulamasa da en azından bazı hemcinslerinin "sorunlu" denilebilecek davranışlarını daha iyi anlayabilir. 

Kitapla ilgili bir eleştirim çeviriye dair olacak. Kitabın belkemiğini oluşturan "çok sevmek" kavramı sanki anlatılmak istenen durumu tam karşılamıyor gibi. İngilizcesini okumadım ancak eğer kitapta "loving too much" olarak geçiyorsa bunun "çok sevmek" değil "Fazlaca sevmek", "aşırı sevmek" ya da "gereğinden fazla sevmek" hatta belki de "adanmak" olarak çevrilmesi daha doğru olurdu diye düşünüyorum. Ancak tekrarlıyorum. Orjinalini okumadım. Yine de "çok sevmek" Türkçe'de olumlu bir ifadedir. Kitapta bahsedilen olgu ise fazla sevmenin, ilginin, adanmışlığın, kontrolcülüğün ve karşı cins tarafından istenmeden yapılan fedakarlıkların olumsuz sonuçlarından bahsetmektedir. 

Kitap Değerlendirmesi: Nilüfer Şen 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İçerik Üreticilerine Açık Çağrı

  Yazarlar, çevirmenler, metin yazarları, reklam yazarları… Bu çağrı, yaşamını kalemiyle idame ettiren herkese... 2003’ten bu yana yazın dünyasının farklı alanlarında çalışan biri olarak,  sizleri yapay zekâ ile içerik üretimi konusunda biraz sağduyuya davet ediyorum. 1980 doğumluyum. Analogdan dijitale geçen son neslin bir temsilcisi olarak söylüyorum: Yapay zekâ ile yazılmış metinler orijinal kalemden çıkanlarla karşılaştırıldığında sırıtıyor. İlk birkaç cümlede, birkaç anahtar kelimede kendini ele veriyor.  Ve benim gibi bunu şıp diye anlayan çok fazla içerik üreticisi var. Ne kadar uğraşsanız da, şu anki haliyle hiçbir yapay zekâya  otantik bir üslup, ruh ya da karakter kazandıramıyorsunuz. (En azından şimdilik… ) ChatGPT dahil birçok araç, “marketing” jargonuna bulanmış, keyword’lerle dolu, tanıdık, tekdüze, yapay bir dil kullanıyor. Ve bu da metinlerin güvenilirliğini ve inandırıcılığını yitiriyor. Bu, özellikle de yıllanmış içerik üreticileri için kabul ...

Kaldığımız Yerden Devam

Tekrar Merhaba :) Bir süredir yazılarıma ara vermiş olsam da, kelimelerle kurduğum köprüyü yeniden inşa etmenin zamanı geldi. 2023’te bıraktığım yerden, yeni gözlemler ve taze bir bakış açısıyla devam ediyorum. Bu süreçte hem dünyada hem de kendi yaşamımda pek çok şey değişti; bu değişimlerin bana kattığı derinlik, yazılarımın da yolculuğuna yansıyacak. Bundan böyle bloğumda kitap değerlendirmelerine, iklimsel ve çevresel gelişmelere, sanatın ilham verici dünyasına dair paylaşımlara daha fazla yer vereceğim. Hem eleştirel hem de merak dolu bir gözle, okuduklarımı, gördüklerimi ve düşündüklerimi sizlerle paylaşmayı dört gözle bekliyorum. Yazılarımda, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda birlikte düşünebileceğimiz, tartışabileceğimiz ve ilham alabileceğimiz bir alan açmak niyetindeyim. Nilüfer Şen Çakar

Dijital Çağda Entelektüel Üretimin Paradoksu

  Günümüz kültürel ve entelektüel üretim ortamında, sanatçılar, bilim insanları ve yazınsal/düşünsel üreticiler, yaratıcı emeklerini görünür kılma zorunluluğu ile karşı karşıya. Dijital ve sosyal medya platformlarının hegemonik etkisi, üreticileri adeta birer pazarlamacı veya reklamcı gibi hareket etmeye mecbur bırakmakta; üretimin kendisi, görünürlük stratejileri ile şekillenen bir rekabet alanına tabi kılınmaktadır. Bu durum, J. S. Mill’in “yaratıcı özgürlük” ve Hannah Arendt’in “insani faaliyetlerin hiyerarşisi” üzerine kurduğu düşünceleri çağrıştıracak biçimde, derin çalışma, odaklanma ve içe dönük üretim süreçlerini sistematik olarak baskılamakta; dolayısıyla yaratıcı potansiyelin önemli bir kısmı, görünürlük ve tanıtım zorunlulukları için tahsis edilen zamana dönüşmektedir. Sosyal medyanın zorunlulukları, üreticileri kendi alanlarının dışındaki iletişim ve PR faaliyetlerine yönlendirerek, üretken zamanın ve yaratıcı enerjinin kaybına yol açıyor. Bourdieu’nün kültürel sermaye...