Ana içeriğe atla

BİRLİKTE İYİ HİSSETMEK



Dr. David Burns

Bilişsel ve Davranışçı Terapiler Serisi

Psikonet Yayınları

Çevirenler: Uğur Sayal, Ada Sayal

2. Basım: Şubat 2019

ISBN: 978 - 605 - 68654 - 6 - 6

320 Sayfa

32 TL

Kitabın tanıtım bülteni şu şekilde:

"Sorunlu ilişkiler can yakar. Çoğumuz duygularımızı kendi değerimize, ez azından bir kısmını diğer insanlarla olan ilişkilerimize dayandırırız. Önemsediğimiz biriyle tartışmak ya da kavga etmek hiç de eğlenceli bir şey değildir. Hiç önemsemediğiniz biriyle kavga etmek bile, enerjinizi ve neşenizi tüketebilir. Diğer insanlarla dostane, tatminkar ilişkiler isteriz ama genellikle tam tersi, düşmanlık, acı ve güvensizlikle karşılaşırız. Peki, bu niye oluyor? Niye iyi geçinemiyoruz?"

Kitap, Niçin iyi geçinemiyoruz?, İlişkinizi Tanımlamak, Önemsediğiniz İnsanlarla Sevgi Dolu İlişkiler Nasıl Geliştirilir?, Beş Sırrı Sizin İçin İşe Yarar Duruma Getirmek, Sık Görülen Tuzaklar ve Kaçınma Yolları ve İleri Teknikler bölümünden oluşuyor.

Evet bu kitabı okumadan önce naçizane tavsiyem Dr David Burns'ün ses getiren kitabı "İyi Hissetmek" i okumanız. Ancak onu okumasanız bu kitaptan birşey anlamazsınız gibi bir durum da yok tabi. İyi Hissetmek bilişsel terapiler üzerine bir kitap aslında. Genellikle depresif insanlar (minör veya majör depresyon farketmez) yalnız başına herhangi birşey yapmaktan zevk almaz, mutlaka yanında birileri olsun ister (bazen de etrafında hiç kimseyi istemez), kendi değerini başkalarıyla kıyas tuzağına düşerek belirlemeye çalışır, aşırı genelleme, çarpıtma yapabilir. Çoğunlukla ya hep ya hiç düşüncesindedirler. Mükemmeliyetçilik de olabilir bu tarz durumlarda. Bir şeyden sırf zevk almak için yapmak yerine en iyisini yap sendromuna kapılırlar. İşte İyi Hissetmek bütün bu mitlerin üstüne giden ve onları çürüten bir kitap. Testler ve soru cevaplarla sizi farkındalığa sevk edip çözüm önerileri sunuyor. Hatta daha da ileri giderek şunu da kanıtlamış: Sadece bu kitabı okuyarak ya da hem okuyup hem de içeriğini uygulayanlar okumayanlardan daha iyi hissetmeye başlamış. Hadi canım? demeyin. Ben bunu bizzat denedim. Kitabı iki kez okudum ve iddiaların haklı olduğunu gördüm. Bilişsel terapi doktora gidip "Hadi doktor bana bir ilaç ver de işimize bakalım" şeklinde birşey değil. Sorumluluğu danışana veren bir yaklaşım. Yani iyileşmek ve gelişmek istiyorsanız iş sizde bitiyor. Her şey karar vermekle başlıyor. Delilik bir nevi sorumsuzluk değil midir? gibi bir cümle vardı. Depresyon vb gibi rahatsızlıklar da aslında hem biyolojik hem de zihinsel. İşi kafada bitirebilirseniz biyolojik kısmını da ilaçlar düzeltiyor. Yeter ki isteyin.

Birlikte İyi Hissetmekse adı üstünde yalnız bir birey olarak hayata bağlanıp yaşamaktan zevk almaya başladığınız noktada bir sonraki adım olan ilişkileri düzeltmeye odaklanmanızı sağlayacak bir kitap. Başucu kitabı olmaya aday :)

Kitap Değerlendirmesi: Nilüfer Şen 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İçerik Üreticilerine Açık Çağrı

  Yazarlar, çevirmenler, metin yazarları, reklam yazarları… Bu çağrı, yaşamını kalemiyle idame ettiren herkese... 2003’ten bu yana yazın dünyasının farklı alanlarında çalışan biri olarak,  sizleri yapay zekâ ile içerik üretimi konusunda biraz sağduyuya davet ediyorum. 1980 doğumluyum. Analogdan dijitale geçen son neslin bir temsilcisi olarak söylüyorum: Yapay zekâ ile yazılmış metinler orijinal kalemden çıkanlarla karşılaştırıldığında sırıtıyor. İlk birkaç cümlede, birkaç anahtar kelimede kendini ele veriyor.  Ve benim gibi bunu şıp diye anlayan çok fazla içerik üreticisi var. Ne kadar uğraşsanız da, şu anki haliyle hiçbir yapay zekâya  otantik bir üslup, ruh ya da karakter kazandıramıyorsunuz. (En azından şimdilik… ) ChatGPT dahil birçok araç, “marketing” jargonuna bulanmış, keyword’lerle dolu, tanıdık, tekdüze, yapay bir dil kullanıyor. Ve bu da metinlerin güvenilirliğini ve inandırıcılığını yitiriyor. Bu, özellikle de yıllanmış içerik üreticileri için kabul ...

Kaldığımız Yerden Devam

Tekrar Merhaba :) Bir süredir yazılarıma ara vermiş olsam da, kelimelerle kurduğum köprüyü yeniden inşa etmenin zamanı geldi. 2023’te bıraktığım yerden, yeni gözlemler ve taze bir bakış açısıyla devam ediyorum. Bu süreçte hem dünyada hem de kendi yaşamımda pek çok şey değişti; bu değişimlerin bana kattığı derinlik, yazılarımın da yolculuğuna yansıyacak. Bundan böyle bloğumda kitap değerlendirmelerine, iklimsel ve çevresel gelişmelere, sanatın ilham verici dünyasına dair paylaşımlara daha fazla yer vereceğim. Hem eleştirel hem de merak dolu bir gözle, okuduklarımı, gördüklerimi ve düşündüklerimi sizlerle paylaşmayı dört gözle bekliyorum. Yazılarımda, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda birlikte düşünebileceğimiz, tartışabileceğimiz ve ilham alabileceğimiz bir alan açmak niyetindeyim. Nilüfer Şen Çakar

Dijital Çağda Entelektüel Üretimin Paradoksu

  Günümüz kültürel ve entelektüel üretim ortamında, sanatçılar, bilim insanları ve yazınsal/düşünsel üreticiler, yaratıcı emeklerini görünür kılma zorunluluğu ile karşı karşıya. Dijital ve sosyal medya platformlarının hegemonik etkisi, üreticileri adeta birer pazarlamacı veya reklamcı gibi hareket etmeye mecbur bırakmakta; üretimin kendisi, görünürlük stratejileri ile şekillenen bir rekabet alanına tabi kılınmaktadır. Bu durum, J. S. Mill’in “yaratıcı özgürlük” ve Hannah Arendt’in “insani faaliyetlerin hiyerarşisi” üzerine kurduğu düşünceleri çağrıştıracak biçimde, derin çalışma, odaklanma ve içe dönük üretim süreçlerini sistematik olarak baskılamakta; dolayısıyla yaratıcı potansiyelin önemli bir kısmı, görünürlük ve tanıtım zorunlulukları için tahsis edilen zamana dönüşmektedir. Sosyal medyanın zorunlulukları, üreticileri kendi alanlarının dışındaki iletişim ve PR faaliyetlerine yönlendirerek, üretken zamanın ve yaratıcı enerjinin kaybına yol açıyor. Bourdieu’nün kültürel sermaye...