Ana içeriğe atla

BÜYÜK SORULARA KISA YANITLAR



BÜYÜK SORULARA KISA YANITLAR

Stephen Hawking

Alfa Basım Yayın Dağıtım San. Tic. A.Ş

1. Basım : Ocak 2019

200 Sayfa

18 TL

ISBN 978 - 605 - 171 - 909 - 2 

Yayıncının Notu'nda, Stephen Hawking'e mütemadiyen günün "büyük soruları" hakkındaki düşünceleri bilim insanları, teknoloji ve bilişim geliştiriciler, önemli işadamları ve genel halk tarafından sorulduğu ve Stephen'ın bu sorulara demeç, röportaj ve makale şeklinde verdiği yanıtlarını devasa bir kişisel arşivde topladığı belirtilmiştir. Bu kitap söz konusu arşivden ortaya çıkmıştır ve Hawking'in ölümünden önce çerçevesi oluşturulmuştur. Kitap Hawking'in akademideki meslektaşları, ailesi ve Stephen Hawking Vakfı işbirliğiyle tamamlanmıştır. Telif ödemelerinin belirli bir yüzdesi hayır kurumlarına gidecektir.

Stephen Hawking, Neden Büyük Sorular Sormalıyız? sorusuyla başlıyor ve açıklıyor:

"İnsanlar her daim büyük sorulara yanıt bulmak istemişlerdir. Nereden geldik? Evren nasıl başladı? Her şeyin gerisinde duran anlam ve tasarı nedir? Evrende bizden başka kimse var mı? Geçmişin yaratılış üzerinden açıklamaları bugün artık çok daha az uygun ve güvenilir görünüyor. Bu açıklamaların yerini New Age'ten Star Trek'e uzanan kendilerine yalnızca hurafe diyebileceğimiz çeşitli şeyler aldı. Gelgelelim gerçek bilim, bilimkurgudan çok daha tuhaf ve tatmin edici olabilir."

Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar, Neden Büyük Sorular Sormalıyız?, Tanrı Var mı?, Her Şey Nasıl Başladı?, Evrende Bizden Başka Akıllı Yaşam Var mı?, Geleceği Öngörebilir miyiz?, Bir Kara Deliğin İçinde Ne Var?, Zamanda Yolculuk Mümkün Mü?, Dünyada Hayatta Kalmayı Sürdürebilecek Miyiz?, Uzayda Kolonileşmeli Miyiz?, Yapay Zeka Bize Üstün Gelecek mi? ve Geleceği Nasıl Şekillendiriyoruz? bölümlerinden oluşmaktadır.

Sorulara cevapları elbette burada yazıp heyecanı kaçırmak istemiyorum. Öte yandan Einstein'den bu yana en parlak fizikçi olarak kabul edilen bu sıradışı dahi bilimadamının son derece güncel meselelere dair fikirlerini okumadan geçmenin büyük kayıp olacağını rahatlıkla söyleyebilirim.

Kitap Değerlendirmesi: Nilüfer Şen 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İçerik Üreticilerine Açık Çağrı

  Yazarlar, çevirmenler, metin yazarları, reklam yazarları… Bu çağrı, yaşamını kalemiyle idame ettiren herkese... 2003’ten bu yana yazın dünyasının farklı alanlarında çalışan biri olarak,  sizleri yapay zekâ ile içerik üretimi konusunda biraz sağduyuya davet ediyorum. 1980 doğumluyum. Analogdan dijitale geçen son neslin bir temsilcisi olarak söylüyorum: Yapay zekâ ile yazılmış metinler orijinal kalemden çıkanlarla karşılaştırıldığında sırıtıyor. İlk birkaç cümlede, birkaç anahtar kelimede kendini ele veriyor.  Ve benim gibi bunu şıp diye anlayan çok fazla içerik üreticisi var. Ne kadar uğraşsanız da, şu anki haliyle hiçbir yapay zekâya  otantik bir üslup, ruh ya da karakter kazandıramıyorsunuz. (En azından şimdilik… ) ChatGPT dahil birçok araç, “marketing” jargonuna bulanmış, keyword’lerle dolu, tanıdık, tekdüze, yapay bir dil kullanıyor. Ve bu da metinlerin güvenilirliğini ve inandırıcılığını yitiriyor. Bu, özellikle de yıllanmış içerik üreticileri için kabul ...

Kaldığımız Yerden Devam

Tekrar Merhaba :) Bir süredir yazılarıma ara vermiş olsam da, kelimelerle kurduğum köprüyü yeniden inşa etmenin zamanı geldi. 2023’te bıraktığım yerden, yeni gözlemler ve taze bir bakış açısıyla devam ediyorum. Bu süreçte hem dünyada hem de kendi yaşamımda pek çok şey değişti; bu değişimlerin bana kattığı derinlik, yazılarımın da yolculuğuna yansıyacak. Bundan böyle bloğumda kitap değerlendirmelerine, iklimsel ve çevresel gelişmelere, sanatın ilham verici dünyasına dair paylaşımlara daha fazla yer vereceğim. Hem eleştirel hem de merak dolu bir gözle, okuduklarımı, gördüklerimi ve düşündüklerimi sizlerle paylaşmayı dört gözle bekliyorum. Yazılarımda, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda birlikte düşünebileceğimiz, tartışabileceğimiz ve ilham alabileceğimiz bir alan açmak niyetindeyim. Nilüfer Şen Çakar

Dijital Çağda Entelektüel Üretimin Paradoksu

  Günümüz kültürel ve entelektüel üretim ortamında, sanatçılar, bilim insanları ve yazınsal/düşünsel üreticiler, yaratıcı emeklerini görünür kılma zorunluluğu ile karşı karşıya. Dijital ve sosyal medya platformlarının hegemonik etkisi, üreticileri adeta birer pazarlamacı veya reklamcı gibi hareket etmeye mecbur bırakmakta; üretimin kendisi, görünürlük stratejileri ile şekillenen bir rekabet alanına tabi kılınmaktadır. Bu durum, J. S. Mill’in “yaratıcı özgürlük” ve Hannah Arendt’in “insani faaliyetlerin hiyerarşisi” üzerine kurduğu düşünceleri çağrıştıracak biçimde, derin çalışma, odaklanma ve içe dönük üretim süreçlerini sistematik olarak baskılamakta; dolayısıyla yaratıcı potansiyelin önemli bir kısmı, görünürlük ve tanıtım zorunlulukları için tahsis edilen zamana dönüşmektedir. Sosyal medyanın zorunlulukları, üreticileri kendi alanlarının dışındaki iletişim ve PR faaliyetlerine yönlendirerek, üretken zamanın ve yaratıcı enerjinin kaybına yol açıyor. Bourdieu’nün kültürel sermaye...