Ana içeriğe atla

REKLAMCI VE ŞAMAN



REKLAMCI VE ŞAMAN

Ahmet Güngören

Yol Yayınları 

1. Basım Haziran 1995

ISBN : 975 - 7569 - 33X

140 Sayfa

Ahmet Güngören'in Deneme türündeki Reklamcı ve Şaman kitabının kapağında şöyle yazıyor:

"Bu kitap doğası gereği ait olduğu Gutenberg Galaksisi'nden, eskiden patikalarında şamanların dolaştığı şimdilerdeyse çevresinde telekomünikasyon uydularının cirit attığı bir gezegene bakıyor. Neanderthal Adamından Sibernetik Adamına mit kırıntıları ve gündelik büyülerde yaşayan reklam-mantığı kurcalıyor. Kahramanlarıysa, aslında tek bir kişi olan iki insan tipi: oynayan insanla, düşleyen insan..."

Kitap Mit Kırıntıları, gündelik büyüler ve düş ve ekmek adlı bölümlerden oluşuyor. 

Ahmet Güngören ilginç bir girişle söze başlıyor:

"Bir masanın çevresindeyiz. Siz müşterisiniz. Bu kitabı almak, okuyup okumamak anlık bir kararınıza kalmış. Size yapacağım bu sunum (reklamcı jargonuyla prezentasyon) belki de son şansım olacak. Ya kitabı karıştırdığınız kitapçının standındaki yerine çaktırmadan geri koyacak, satın almışsanız bile, belki birgün okurum diyerek kitaplığınızdaki yerine yerleştireceksiniz. Ya da ne diyor bu adam diyerek okumaya başlayacaksınız. Bir yazar her durumda bu son olasılığı tercih eder; çünkü bir malı satmak yetmez, satınalma eyleminin size gerçek ya da hiç değilse düşsel bir doyum sağlaması gerekir." 

İster reklam karşıtı olun isterseniz bir reklamcılık öğrencisi, okunması gerekli kitaplardan biri bence Reklamcı ve Şaman. Adından da anlaşılacağı üzere bir reklamcıyla şaman arasındaki ilişkiyi, benzerlikleri inceliyor. Bunu yaparken de yazarın dediği gibi: "reklamcıya da şamana da aynı mesafede kalarak antropolojik bir bakış açısı" kurmaya çalışıyor. Çok farklı bir bakış açısı bu. Aynı zamanda bir iletişim kuramcısı olan Marshall McLuhan'ın Gutenberg Galaksisi'ne de atıflar var.

Bu kitabı araştırmalarımdan biri için almıştım. Alır almaz da ilgiyle okumuş ve atıfta bulunmaya karar vermiştim. Fiziksel olarak minik bir kitap olduğundan kütüphanemde arada kaybolmuş ve ben sonradan görünce hatırladım. Şimdi burada paylaşmak istedim en azından. Dediğim gibi güzel bir kitap. Tavsiye ederim.

Kitap Değerlendirmesi: Nilüfer Şen 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İçerik Üreticilerine Açık Çağrı

  Yazarlar, çevirmenler, metin yazarları, reklam yazarları… Bu çağrı, yaşamını kalemiyle idame ettiren herkese... 2003’ten bu yana yazın dünyasının farklı alanlarında çalışan biri olarak,  sizleri yapay zekâ ile içerik üretimi konusunda biraz sağduyuya davet ediyorum. 1980 doğumluyum. Analogdan dijitale geçen son neslin bir temsilcisi olarak söylüyorum: Yapay zekâ ile yazılmış metinler orijinal kalemden çıkanlarla karşılaştırıldığında sırıtıyor. İlk birkaç cümlede, birkaç anahtar kelimede kendini ele veriyor.  Ve benim gibi bunu şıp diye anlayan çok fazla içerik üreticisi var. Ne kadar uğraşsanız da, şu anki haliyle hiçbir yapay zekâya  otantik bir üslup, ruh ya da karakter kazandıramıyorsunuz. (En azından şimdilik… ) ChatGPT dahil birçok araç, “marketing” jargonuna bulanmış, keyword’lerle dolu, tanıdık, tekdüze, yapay bir dil kullanıyor. Ve bu da metinlerin güvenilirliğini ve inandırıcılığını yitiriyor. Bu, özellikle de yıllanmış içerik üreticileri için kabul ...

Kaldığımız Yerden Devam

Tekrar Merhaba :) Bir süredir yazılarıma ara vermiş olsam da, kelimelerle kurduğum köprüyü yeniden inşa etmenin zamanı geldi. 2023’te bıraktığım yerden, yeni gözlemler ve taze bir bakış açısıyla devam ediyorum. Bu süreçte hem dünyada hem de kendi yaşamımda pek çok şey değişti; bu değişimlerin bana kattığı derinlik, yazılarımın da yolculuğuna yansıyacak. Bundan böyle bloğumda kitap değerlendirmelerine, iklimsel ve çevresel gelişmelere, sanatın ilham verici dünyasına dair paylaşımlara daha fazla yer vereceğim. Hem eleştirel hem de merak dolu bir gözle, okuduklarımı, gördüklerimi ve düşündüklerimi sizlerle paylaşmayı dört gözle bekliyorum. Yazılarımda, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda birlikte düşünebileceğimiz, tartışabileceğimiz ve ilham alabileceğimiz bir alan açmak niyetindeyim. Nilüfer Şen Çakar

Dijital Çağda Entelektüel Üretimin Paradoksu

  Günümüz kültürel ve entelektüel üretim ortamında, sanatçılar, bilim insanları ve yazınsal/düşünsel üreticiler, yaratıcı emeklerini görünür kılma zorunluluğu ile karşı karşıya. Dijital ve sosyal medya platformlarının hegemonik etkisi, üreticileri adeta birer pazarlamacı veya reklamcı gibi hareket etmeye mecbur bırakmakta; üretimin kendisi, görünürlük stratejileri ile şekillenen bir rekabet alanına tabi kılınmaktadır. Bu durum, J. S. Mill’in “yaratıcı özgürlük” ve Hannah Arendt’in “insani faaliyetlerin hiyerarşisi” üzerine kurduğu düşünceleri çağrıştıracak biçimde, derin çalışma, odaklanma ve içe dönük üretim süreçlerini sistematik olarak baskılamakta; dolayısıyla yaratıcı potansiyelin önemli bir kısmı, görünürlük ve tanıtım zorunlulukları için tahsis edilen zamana dönüşmektedir. Sosyal medyanın zorunlulukları, üreticileri kendi alanlarının dışındaki iletişim ve PR faaliyetlerine yönlendirerek, üretken zamanın ve yaratıcı enerjinin kaybına yol açıyor. Bourdieu’nün kültürel sermaye...