Ana içeriğe atla

DUYGUSAL ÇEVİKLİK



DUYGUSAL ÇEVİKLİK

Dr. Susan David

Pegasus Yayınları 

1. Baskı: İstanbul, Nisan 2018 

ISBN: 978-605-299-469-6

293 Sayfa

35 TL 

Arianna Huffington Dr. Susan David'in Duygusal Çeviklik kitabının kapağında yaptığı yorumda şöyle demektedir:

"İç dünyamıza bakmamızı ve anlamlı bir hayat sürmemizi sağlamak için hazırlanmış, bilimsel verilere dayanan pratik bir rehber olan Duygusal Çeviklik, etraftaki bitmek bilmeyen gürültüleri susturmanın geçmişe nazaran daha da zorlaştığı günümüzde imdadımıza yetişiyor. Bizi duygularımızla (zıt kutuplarda olmaya değil) iş birliği yapmaya teşvik eden Susan David, adaptasyon ve kararlılık gücümüzü artırmak ve bu sayede yalnızca başarılı olmayıp gerçekten gelişmek için bize ihtiyaç duyduğumuz bilgileri veriyor."

Kitap Kalıplaşmadan Çevikliğe Geçiş, Oltaya Takılmak, Oltadan Kurtulmaya Çalışmak, Kendini Göstermek, Araya Mesafe Koymak, Amacınız Doğrultusunda Yürümek, Yola Devam Etmek: İnce Ayar İlkesi, Yola Devam Etmek: Tahterevalli İlkesi, İş Hayatında Duygusal Çeviklik, Duygusal Açıdan Çevik Çocuklar Yetiştirmek ve Sonuç: Gerçek Olmak adlı bölümlerden oluşuyor.

Bu kitapla ilgili elbette eleştirilerim olacak. Ancak ondan önce genel olarak eleştiri kavramı ve etiği üzerine birkaç şey söylemek istiyorum. Bir kitabı seçerken dikkat edilenler nelerdir? Kendi adıma ilk olarak kitabın arka kapağına bakarım. Tanıtımında konunun içeriği ilgimi çekiyorsa yazarını incelerim. Hayatı, eserleri, kariyeri ve varsa akademik geçmişi nedir? Kitabın çevirmenine bakarım. Bunlar aklıma yatarsa kitabın önsözüne bir göz atarım. Özellikle yazılı basın yayın organlarında ya da kanaat önderleri veya diğer eleştirmenlerin ne dediğine değinilmişse bunları da göz önüne alırım. Son olarak bölümleri incelerim. Kitabın isminden etkilenmemeye çalışırım. 

Şimdi bu kitabı seçmemin nedeni şu:

1. Arianna Huffington'ın yukarıda alıntıladığım yorumu
2. Harvardlı Dr Susan David'in ödüllü bir psikolog olması.
3. Bölümlerin nispeten ilgi çekici olması 
4. Fakat en önemlisi "Emotional Agility" yani "Duygusal Çeviklik" kavramındaki "Agility" kavramını özel olarak merak etmem, kendimde nasıl geliştirebileceğime dair bilgi alma hevesim.

Kitap amacına ulaştı mı? Kitabın son sayfasını okuyup kapattığımda aklımda ne kaldı?
Maalesef pek birşey kalmadı. 

Susan David'in çok parlak bir kariyeri olabilir ancak kitapta bir dağınıklık var. Söz edildiği gibi sistematik bir anlatım yok. Sürekli Hollywood filmlerinden, bazı kitaplardan alıntılar örnekler var. Ancak bunlar bilimsel olduğu iddia edilen bir kitaba yakışmıyor. Arianna Huffington'ın yorumu havada kalıyor. Fazlasıyla iddialı. Birikimleri aktarmak ayrı bir yetenek işidir. Agility yani Çeviklik nasıl elde ediliyor? sorusunun cevapları net değil. Orjinalini de okusam çevirisini de okusam sanırım sonuç değişmeyecekti.

Kitap eleştirisi önemli bir iştir. İnsanlar uzman gördükleri kişilerin yorumlarına önem verirler. Bir kitabı alırken ona belli bir miktar ödeme yaparlar. Ya da kütüphaneye gidip sıra beklerler. İnsanların zaman, enerji ve paralarını (ki burada genellikle çoğu insan için kısıtlı kaynaklardan bahsediyoruz) boşa harcamaya kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum. Belirli çevrelerdeki uzmanların mesleki olarak birbirini desteklemesini anlarım. Ama hatır için yüzeysel bilgilere dayanan çok da edebi ve/veya bilimsel bir değeri olmayan kitabı öven cümleler sunmak bence etik değil. Seçenek her zaman vardır. Beğenmediğini söyleyemiyorsan o kitabın kapağına veya önsözüne yazmayı kibarca geri çevirirsin. Çevirmelisin.

Konuyla direkt olarak ilgili olmamakla birlikte şunu da eklemek isterim. Beğenmediğinizde uygun bir dille fazla da eğip bükmeden "Beğenmedim" deyin. Ardından neden beğenmediğinizi makul ve mantıklı bir biçimde açıklayın. Anlamadıysanız sormaktan çekinmeyin. "Ben şu kısmını anlayamadım" ya da "Yanılıyorsam düzeltin ama ben şu şekilde anladım." deyin. Bir kişinin etiketleri, titrleri gözünüzü korkutmasın. Mesleki jargonlarla kafanızı allak bullak etmelerine izin vermeyin. Karşınızdaki Allame i Cihan olsa bilgilerini basit bir dille aktaramıyorsa aktaramıyordur. Ha bu karşınızdakini mesnetsiz bir kibirle ve cahil cesaretiyle eleştirebileceğiniz anlamına gelmiyor tabi ki. Sadece bir yanılma payının her zaman olabileceğini göz ardı etmeyin.

Kişisel Gelişim kitaplarından soğumamın nedeni bu tip iddialı girizgahların fos çıkmasıdır aslında.

Kitap Değerlendirmesi: Nilüfer Şen 





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İçerik Üreticilerine Açık Çağrı

  Yazarlar, çevirmenler, metin yazarları, reklam yazarları… Bu çağrı, yaşamını kalemiyle idame ettiren herkese... 2003’ten bu yana yazın dünyasının farklı alanlarında çalışan biri olarak,  sizleri yapay zekâ ile içerik üretimi konusunda biraz sağduyuya davet ediyorum. 1980 doğumluyum. Analogdan dijitale geçen son neslin bir temsilcisi olarak söylüyorum: Yapay zekâ ile yazılmış metinler orijinal kalemden çıkanlarla karşılaştırıldığında sırıtıyor. İlk birkaç cümlede, birkaç anahtar kelimede kendini ele veriyor.  Ve benim gibi bunu şıp diye anlayan çok fazla içerik üreticisi var. Ne kadar uğraşsanız da, şu anki haliyle hiçbir yapay zekâya  otantik bir üslup, ruh ya da karakter kazandıramıyorsunuz. (En azından şimdilik… ) ChatGPT dahil birçok araç, “marketing” jargonuna bulanmış, keyword’lerle dolu, tanıdık, tekdüze, yapay bir dil kullanıyor. Ve bu da metinlerin güvenilirliğini ve inandırıcılığını yitiriyor. Bu, özellikle de yıllanmış içerik üreticileri için kabul ...

Kaldığımız Yerden Devam

Tekrar Merhaba :) Bir süredir yazılarıma ara vermiş olsam da, kelimelerle kurduğum köprüyü yeniden inşa etmenin zamanı geldi. 2023’te bıraktığım yerden, yeni gözlemler ve taze bir bakış açısıyla devam ediyorum. Bu süreçte hem dünyada hem de kendi yaşamımda pek çok şey değişti; bu değişimlerin bana kattığı derinlik, yazılarımın da yolculuğuna yansıyacak. Bundan böyle bloğumda kitap değerlendirmelerine, iklimsel ve çevresel gelişmelere, sanatın ilham verici dünyasına dair paylaşımlara daha fazla yer vereceğim. Hem eleştirel hem de merak dolu bir gözle, okuduklarımı, gördüklerimi ve düşündüklerimi sizlerle paylaşmayı dört gözle bekliyorum. Yazılarımda, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda birlikte düşünebileceğimiz, tartışabileceğimiz ve ilham alabileceğimiz bir alan açmak niyetindeyim. Nilüfer Şen Çakar

Dijital Çağda Entelektüel Üretimin Paradoksu

  Günümüz kültürel ve entelektüel üretim ortamında, sanatçılar, bilim insanları ve yazınsal/düşünsel üreticiler, yaratıcı emeklerini görünür kılma zorunluluğu ile karşı karşıya. Dijital ve sosyal medya platformlarının hegemonik etkisi, üreticileri adeta birer pazarlamacı veya reklamcı gibi hareket etmeye mecbur bırakmakta; üretimin kendisi, görünürlük stratejileri ile şekillenen bir rekabet alanına tabi kılınmaktadır. Bu durum, J. S. Mill’in “yaratıcı özgürlük” ve Hannah Arendt’in “insani faaliyetlerin hiyerarşisi” üzerine kurduğu düşünceleri çağrıştıracak biçimde, derin çalışma, odaklanma ve içe dönük üretim süreçlerini sistematik olarak baskılamakta; dolayısıyla yaratıcı potansiyelin önemli bir kısmı, görünürlük ve tanıtım zorunlulukları için tahsis edilen zamana dönüşmektedir. Sosyal medyanın zorunlulukları, üreticileri kendi alanlarının dışındaki iletişim ve PR faaliyetlerine yönlendirerek, üretken zamanın ve yaratıcı enerjinin kaybına yol açıyor. Bourdieu’nün kültürel sermaye...