Ana içeriğe atla

GÜNLÜK RİTÜELLER



GÜNLÜK RİTÜELLER

Mason Currey

Kolektif Kitap

Mason Currey, 2013

2. Baskı, Şubat 2014 İstanbul

ISBN: 978 - 605 - 5029 - 06 -7

234 Sayfa


Kitap Büyük Eserlerin Yaratıcıları Nasıl Çalışır Sorusu üzerinden Günlük Ritüellerin öneminden bahsediyor. 

"Günlük alışkanlıklarımızın yaratıcı süreç üzerindeki etkisini hiç merak ettiniz mi? Bir rutin belirleyip ona sadık mı kalmalı, yoksa hayatı akışına mı bırakmalı...Karar vermeden önce bu kitaba mutlaka göz atmalısınız." 

Hayran olduğumuz büyük fikir ve eserlerin yaratıcıları gündelik hayatlarında ne yapıyorlardı? Sıradan insanlar olmaktan çıkıp tarihin sayfalarında kendilerine yer edinmelerini sağlayan o büyük eserler hangi gündelik rutinlerin sonucunda doğmuştu?

Yine nBeyin portalında konuyla ilgili yazdığım yazıyı paylaşmak isterim. Çok hoşuma gitmişti:)

"1984 ve Hayvan Çiftliği gibi klasiklerin yazarı George Orwell’in hikâyesini hiç merak ettiniz mi? Büyük yazarlar, düşünürler ya da bilim insanlarının da aslında sizin ve benim gibi mütevazı bir yaşamları olduğunu duymak ilginç olabilir. Mason Currey’in Günlük Ritüeller kitabında büyük eserlerin yaratıcılarının nasıl çalıştığına dair ilginç bir çalışma yapılmış. Sizin için George Orwell’i alıntıladım.

“Orwell 1934’te, yüksek emelleri olan genç yazarlara özgü bir sıkıntıyla karşılaştı. Genel olarak olumlu tepkiler alan ilk kitabı Paris ve Londra’da Beş Parasız‘ı bir sene önce yayımlamış olmasına rağmen sadece yazarak geçimini sağlayamıyordu. Sürdürdüğü öğretmenlik işleri ona yazmak için hiç zaman bırakmıyor, edebiyat çevrelerinden uzaklaşmasına yol açıyordu. Şansına, Neille Teyze’si ona çekici bir seçenek sundu: Londra'daki bir sahafta yarı zamanlı yardımcılık yapabilirdi.

Booklovers Corner’daki bu iş George Orwell’a çok uygundu. Yedide uyanan Orwell, dokuza çeyrek kala dükkânı açmaya gidip bir saat orada duruyordu. Ardından ikiye kadar boş zamanı kalıyor, o saatte tekrar dükkâna dönüp altı buçuğa kadar çalışıyordu. Böylece zihninin en açık olduğu sabahları ve öğleden sonraları yazmaya beş buçuk saat ayırabiliyordu. Yazmayı bitirdikten sonra dükkana dönerek burada vaktini mutlu bir rehavet içinde geçiriyor ve akşamki boş vaktini dört gözle bekliyordu. Gecelerini ise mahallede aylak aylak gezinerek ya da daha sonraları, yeni satın aldığı bir aletin başında geçiriyordu: Yiyecekleri ızgarada haşlayarak ya da kızartarak pişiren küçük bir gaz ocağıydı bu.”


Kitap Değerlendirmesi: Nilüfer Şen 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İçerik Üreticilerine Açık Çağrı

  Yazarlar, çevirmenler, metin yazarları, reklam yazarları… Bu çağrı, yaşamını kalemiyle idame ettiren herkese... 2003’ten bu yana yazın dünyasının farklı alanlarında çalışan biri olarak,  sizleri yapay zekâ ile içerik üretimi konusunda biraz sağduyuya davet ediyorum. 1980 doğumluyum. Analogdan dijitale geçen son neslin bir temsilcisi olarak söylüyorum: Yapay zekâ ile yazılmış metinler orijinal kalemden çıkanlarla karşılaştırıldığında sırıtıyor. İlk birkaç cümlede, birkaç anahtar kelimede kendini ele veriyor.  Ve benim gibi bunu şıp diye anlayan çok fazla içerik üreticisi var. Ne kadar uğraşsanız da, şu anki haliyle hiçbir yapay zekâya  otantik bir üslup, ruh ya da karakter kazandıramıyorsunuz. (En azından şimdilik… ) ChatGPT dahil birçok araç, “marketing” jargonuna bulanmış, keyword’lerle dolu, tanıdık, tekdüze, yapay bir dil kullanıyor. Ve bu da metinlerin güvenilirliğini ve inandırıcılığını yitiriyor. Bu, özellikle de yıllanmış içerik üreticileri için kabul ...

Kaldığımız Yerden Devam

Tekrar Merhaba :) Bir süredir yazılarıma ara vermiş olsam da, kelimelerle kurduğum köprüyü yeniden inşa etmenin zamanı geldi. 2023’te bıraktığım yerden, yeni gözlemler ve taze bir bakış açısıyla devam ediyorum. Bu süreçte hem dünyada hem de kendi yaşamımda pek çok şey değişti; bu değişimlerin bana kattığı derinlik, yazılarımın da yolculuğuna yansıyacak. Bundan böyle bloğumda kitap değerlendirmelerine, iklimsel ve çevresel gelişmelere, sanatın ilham verici dünyasına dair paylaşımlara daha fazla yer vereceğim. Hem eleştirel hem de merak dolu bir gözle, okuduklarımı, gördüklerimi ve düşündüklerimi sizlerle paylaşmayı dört gözle bekliyorum. Yazılarımda, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda birlikte düşünebileceğimiz, tartışabileceğimiz ve ilham alabileceğimiz bir alan açmak niyetindeyim. Nilüfer Şen Çakar

Dijital Çağda Entelektüel Üretimin Paradoksu

  Günümüz kültürel ve entelektüel üretim ortamında, sanatçılar, bilim insanları ve yazınsal/düşünsel üreticiler, yaratıcı emeklerini görünür kılma zorunluluğu ile karşı karşıya. Dijital ve sosyal medya platformlarının hegemonik etkisi, üreticileri adeta birer pazarlamacı veya reklamcı gibi hareket etmeye mecbur bırakmakta; üretimin kendisi, görünürlük stratejileri ile şekillenen bir rekabet alanına tabi kılınmaktadır. Bu durum, J. S. Mill’in “yaratıcı özgürlük” ve Hannah Arendt’in “insani faaliyetlerin hiyerarşisi” üzerine kurduğu düşünceleri çağrıştıracak biçimde, derin çalışma, odaklanma ve içe dönük üretim süreçlerini sistematik olarak baskılamakta; dolayısıyla yaratıcı potansiyelin önemli bir kısmı, görünürlük ve tanıtım zorunlulukları için tahsis edilen zamana dönüşmektedir. Sosyal medyanın zorunlulukları, üreticileri kendi alanlarının dışındaki iletişim ve PR faaliyetlerine yönlendirerek, üretken zamanın ve yaratıcı enerjinin kaybına yol açıyor. Bourdieu’nün kültürel sermaye...